29 Haziran 2008 Pazar

Another Gorgeous Blogger Template 'Zanblue' for you guys!

Download Wonderful Blogger Template "Zanblue":

Here is another lovely Blogger Template for you guys... the template comes with 2 column, with excellent header image and beautiful navigation bar at the top and rare 3d rss button in the sidebar.. This was a wordpress theme design by Ophelia Nicholson.hav a look at the Live Demo..you love it!
and You can download this Gorgeous template here.


screenshot


Please read the below instructions carefully:

1.After installing the template, you have to edit the top navigation links.

navlinksScroll down the template and find this piece of code



and edit the links and respective anchor text's(eg:Home,About,Pictures...)


2.After that, again scroll down the template a little bit.. now you have to add your feedburner url

change the feedburner url



Enter your feedburner url (eg: http://feeds.feedburner.com/yourfeed) in the place of YOUR-FEED-BURNER-URL-HERE in the above code
and Save the Changes.


3.And the final thing is.. you have to change your time stamp format.
Go to Settings »» Formatting »»
and change the format like the below screenshot and Save the changes.
change the timestamp formattha't it!

Hope you guys like it :)

24 Haziran 2008 Salı

MSN Göz Kırpmaları (Winks)

MSN için birbirinden güzel birbirinden beter 74 tane göz kırpma tek pakette. Yükleme dosyası da paketin içerisinde. Göz Kırpmaları indirmek için tıklayın: Download (3,82 Mb)Rar Şifresi : pcdostu.comGöz Kırpmaları yüklemeyi başaramadıysanız aşağıda yazdıklarımı aynen uygulayın;1) Dosyayı indirmediyseniz verdiğim download linkine tıklayın.2) Açılan sayfada Download Link: gozkirpma.rar şeklindeki

Alan Adları Serbest Bırakılıyor

"İnternette alan adları tahsisinde en üst düzey makam olan Icaan kullanıcılara .com veya .net gibi sınırlı internet adresi uzantıları yerine .sevgi, .ankara gibi sınırsız sayıda ve her dilde alan adı oluşturma olanağı tanımaya hazırlanıyor.Icaan'in (Internet Corporation for Assigned Names and Numbers - İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu) Paris'te yapılan 32'nci genel kurul

23 Haziran 2008 Pazartesi

MSN İçin Otomatik Kişisel İleti Değiştirici

Bu programa yazacağınız 5 kişisel ileti, yine sizin belirleyeceğiniz zaman aralıklarında MSN adresinizin kişisel ileti kısmında görüntüleniyor.Program sadece 276Kb boyutundadır.Arada bir ben de kullanıyorum gayet işe yarar bir program. Bu programın çalışması için MSN'de ne dinliyorum özelliğinizin açık olması gerekmektedir.Programı TAMindirmek için tıklayın :)

Rapidshare Yeniden Değişti

Rapidshare kullanıcıların tepkisi üzerine kedili köpekli sisteminden vazgeçti ve tekrar captcha uygulamalarını değiştirmişler. Ben de iyi bir yazı yazdım dedim içimden ama yazıyı yazdığımın ertesi günü uygulamayı değiştirdiler işte. Neyse biz kullanıcılar için daha kolay oldu denebilir :) İşte aşağıdaki resimde olduğu gibi bir güvenlik kod doğrulaması istiyor bizden.Nasıl, kolay değil mi :)

21 Haziran 2008 Cumartesi

Rapidshare'in Yeni Halinde Nasıl Download Yapılır

Dünyaca ünlü Upload/Download sitesi Rapidshare uzun bir zamandır farklı bir versiyon kullanıyor fakat ben de uzun zamandır oradan indirme yapmadığım için hiç farketmemişim, indirme yapamadım :)Herşey tamam, kolay. Güvenlik kodunu girme kısmına gelince nanay :) Bir türlü geçemedim en sonunda Google'da arattım ve doğru sonucu buldum. Burada bize 6 adet karakter veriyor Rapidshare ve biz bu

Facebook Türkçe Olsun

Ünlü arkadaşlık sitesi Facebook yapılan bir eklenti sayesinde Türkçe'ye çevrilebiliyordu. Bu eklenti uzun zamandır mevcut. Ama birçok arkadaş Türkçe'ye çeviremiyor Facebook'unu ve bazı insanlar da saçma sapan eklentilerle Türkçeleştirmeye çalışıyorlar. Bazı eklentiler Facebook'un Türkçe olması için Firefox tarayıcısını kullanmanızı bile isteyebiliyor sizden. Ama asıl Türkçe'si varken niye Firefox

20 Haziran 2008 Cuma

Dünya'nın Diğer Ucu: Cape Town







Cocuk sahibi olanlar, yeni katilimcinin ekibe dahil olusu ile hayatin 180 derece degistigini soylerlerdi. Hakliymislar. Gecmiste 50 litrelik bir sirt cantasina iki kisi sigar, dag, orman, col demeden gezerdik. Simdi birakin bir bavulu, iki bavula bile sigamayacagini dusundugum, yatagin uzerinde oylece duran esya yiginina agzim acik bir bicimde bakiyorum. Bebek bezi: Gunduz icin ayri, gece icin ayri, ha bir de yuzerse diye alinan ozel sizdirmayani… Hem de her biri en az 30’luk paketlerde. Islak mendiller, renk renk tulumlar, battaniyesi, kazagi, usurse diye montu, kotu, botu, sandaleti, portatif yatagi, carsafi… Yok yok bitmedi; kitabi, oyuncak bebegi, sikilirsa diye yedegi… Cocuk ne yiyecek; yol icin sutu, meyvesi, krakeri, katkisiz organik mamasi… Merak edene soyleyeyim goc falan etmiyoruz, sadece iki haftaligina Etiyopya’ya degil Guney Afrika’ya gidiyoruz.



Sonunda yoldayiz. Yoldayiz dedim ama oyle kolay is degil dunyanin bir ucundan digerine kisacik surede gitmek. Hem oyle her zaman da ucuz olmuyor. Bu sebeple direkt ucus yerine Turk Hava Yollari ile Istanbul aktarmali gidiyoruz. Londra Istanbul 4 saat, bir de rotar ile oldu mu, al sana 6… THY bu rotarlari hep ben ucarken yapiyor, aksilikler hep beni buluyor nedense. Ucakta aldi bizi bir telas. Cape Town ucagi bizi beklemeden kalkarsa, o zaman giden vakte mi yanarsin, kim bilir kac gun sonra kalkacak ucakta yer bulma organizasyonuyla mi bunalirsin Tanri bilir! Neyse ucakta bizim gibi ayni ucaga yetisecek 30 yolcu varmis, is boyle olunca rahatladik. Yine de Istanbul’da kisa dahi olsa aktarma esnasinda free-shop’tan Guney Afrika’daki ese dosta bir iki kutu lokum, biraz Turk kahvesi ve de nar eksisi almayi planliyorduk. Hem bizim kuzu da biraz kosturur enerjisini harcardi. Kismet degilmis. Gecenin bir yarisi 30 kisilik enternasyonel yolcu grubu esliginde bir kapidan digerine depar atarak Cape Town’a kalkan ucaga kendimizi nasil attik ben de bilmiyorum. Yavruyu bos buldugumuz koltuklarin birine, duserse kafa goz yarmasin diye iyice saglama alip yatirdik. Biz de koltularimiza kivrildik. Kafa biraz sersem oldu tabii. Yeni bir cografyaya gitmenin heyecani ile hayal alemine daldim. Gozler kapandi… Gece karanliginda bir ara uyandim ve isil isil parlayan mehtabi bulutsuz bir gecede Nil Nehri’nin sularinda bana el sallarken buldum. Muhtemelen Misir’in guneyindeyiz, ya da coktan Sudan havasahasi icinde… Ucsuz bucaksiz bir karanligin icinde, milyonlarca yil uzakliktaymis gibi duran yildizlar misali parlayan belli belirsiz sehir isiklari da bir sure sonra gorunmez oldu ve Afrika, o “kara” Afrika hosgeldin dedi.




Sabahin ilk isiklari… Tanzanya uzerindeyiz, kimi yer yesil kimi yer corak. Mugabe’nin tepe taklat ettigi ulke Zimbabwe altimizda uzayip gidiyor. Kim bilir kac yuz kisi bugun G. Afrika sinirini gecmek icin ugrasacak ve Guney Afrika’daki 5 milyonluk kacak Zimbabweli nufusu daha da cogalacak? O meshur Kruger Milli Parki G.Afrika’nin kuzey eyaleti sinirlari icinde olsa da sasirtici bicimde ucaktan gorunen ilk manzara corak, hatta col gibi. Ucagimiz bir sure sonra Johannesburg’a dogru alcalmaya basliyor. Sehri saran teneke evleri yalayip geciyoruz ve tekerlekler yaklasik 9 saat sonunda yere degiyor. Ne yazik ki, ucaktan cikmak yok! Bir grup yolcuyu indirdikten ve de temizlikcilerin hizli bir bicimde ayaklarimizin cevresinde gezdirdikleri elektrik supurgelerini hayretle izledikten sonra, Airbus A330 homurdanarak piste cikiyor ve Afrika’nin en guney ucu Cape Town’a yol veriyor.

Cate Town’a yaklastikca daglar, vadiler ve aralara serpistirilmis uzum baglari… Etkileyici bir goruntu var. Atlantik Okyanusu, Umit Burnu, adi gibi bir masayi andiran “Table Mountain”, sehrin uzerinde danseden bulutlar… Cografya ve Tarih hocalarimiz Serap ve Gunseli hanimlar aklima geliyor. Bartolomeu Dias ve Vasco da Gama’yi kimbilir kac kez dinledik onlardan…

Afrika’nin en uc noktasinda kurulmus 4.5 milyonluk Cape Town ilk kesfedildigi gunden bu yana, dogal kaynaklari ve de iklimi ile bir cok farkli kulturleri icine cekmis. Her ne kadar Umit Burnu’nun kesfedilisi 1497 olsa da, bolgeye Avrupalilarin gercek anlamda ilk yerlesimi 1652 Dutch East Company’nin Cape Town’u Asya ticaret yolu uzerinde onemli bir liman olarak benimsemesi ile baslamis. Hollandalilar limanin kurulus asamasinda is gucunu karsilayabilmek icin Endonezya, Malezya ve de Madagaskar’dan gruplar halinde koleleri Cape Town’a getirmisler. Napolyon Savaslari’ndan yenik cikan Hollanda Asya’daki somurgelerinin kontrolunu Buyuk Britanya Kralligi’na birakmak zorunda kalmis. Ingilizlerin Asya’daki somurgelerinden gelen Hint nufusu ile Cape Town 19.yy’da dunyanin butun renklerini ve de seslerini barindiran bir kent halini almis. Bu renk cumbusu maalesef yine insanoglunun kibir ve hirsina yenik dusmus ve Guney Afrika en karanlik gunlerini 1948’den sonra “Apertheid” (irksal ayrim) donemi ile yasamaya baslamis. Amacimiz tarih ve política dersi vermek degil ama Apertheid’in 11 Subat 1990’da Mandela’nin hapisten saliverilisinden bir kac saat sonra Belediye Sarayi’nda halka yaptigi konusma ile sonlandigini belirtmekte fayda var.



Politikayi bir kenara birakalim. Yeni bir cografyaya gidince ilk yapilmasi gereken kalacak bir yer teminidir. Kimileri bunu onceden ayarlar (ki vaktiniz kisitli ise bu secenek vakit kaybetmemek acisindan iyidir), kimi de kalacagi yeri bizzat gormek ister ve de biraz dolasarak sonunda icine sineni secer. Cape Town gibi turistik bir sehirde konaklama icin bir suru alternatif var. Bana sorarsaniz sehrín her daim en hareketli ve de en guvenli olan eski liman bolgesi Waterfront cevresini tercih etmeniz en akillica olacaktir. Guvenlik diye bosuna demiyorum cunku son uc dort yildir gasp ve hirsizlik Cape Town’da dahil olmak uzere ulkedeki en buyuk sorun. Burada maksat paranoya yaratmak degil, sadece uyari… Tabii yazarin burada okuyucuya Waterfront’u onerirken kendinin sehrín ic bolgelerinde Strand Caddesi uzerindeki Fountain Hotel’de kalmasi celiski gibi gozukse de, bu tamamen ekonomik sebeplerdendir cunku yazarin butcesi Waterfront cevresindeki “posh” otellere yetmemistir. Posh degiliz kardesim, hic diliniz yormayin.

Guney yarimkure sonbaharini yasarken herkes gibi bizim aklimizda da bag bozumu ve sarap bolgesi var. Ancak bir taraftan da gozumuz Table Mountain’da cunku sehri tepeden kusbakisi bakan bu ilginc dagda hava degisimi o kadar hizli oluyor ki yerlilerin degisiyle “gunesi ve bulutsuz havayi gordun mu Masa Dagi’na hemen cikacaksin”… Ancak biz toparlanana kadar cappucino kopugu gibi bir bulut kutlesi dagin tepesine sapka misali konup tum teleferik seferlerini iptal ettiriyor. Uzerine bir de dogudan esen ve insanin yuzunun her an gerilmesine sebep olan sert ruzgar eklenince ancak dagin etegine kadar cikabiliyoruz. Cok dert etmemeli cunku Masa Dagi’nin dogu yamaclarindan asagiya inince Malaylarin yasadigi, gokkusagi gibi rengarenk boyanmis evlerle kapli Bo-Kaap bolgesi Cape Town’un Asyali yuzunu gostermek icin hazir bekliyor. Bu semt bana sorarsaniz sehrin en fotojenik mekanlardan biri. Bir de Malezyalilarin “mee” dedikleri noodle”lara merakli iseniz burada midenizi bayram edecek…



Sarap bolgesi Cape Town’un kuzey batisina dusen uc ana sehir cevresinde yogunlasmis; Paarl, Stellenbosch ve Franschhoek. Bu uc sehir de Afrikaan, yani bir baksa degisle Dutch kokenlilerin cogunlukta oldugu bolgeler. Yani kara Afrika’nin buralarda pek bir kara hali yok! Pinotage Guney Afrika’nin has saraplarinin cekildigi uzum cinsi. Ilk sarap ureticileri bakmislar tek basina hic bir uzum turu iklime adapte olamiyor, binbir ugras sonrasinda Pino Noir ile bizim Carignan olarak bildigimiz iki uzum turunu asilayarak Pinotage’i ortaya cikarmislar. Eger fume ve alkolu yuksek sarap seviyorsaniz dogru yerdesiniz.

Cape Town olmazsa olmaz gorulmesi gereken bir yer daha var; o da hic kuskusuz Umit Burnu’nun bulundugu Cape Peninsula. Denize doğru uzanan kayalık bir burun olan Ümit Burnu denizden yaklaşık 245 metre yüksekte. Afrika'nın en güneydeki noktası olduğu yaygın kanı olmakla birlikte, kıtanın gerçek güney ucu Ümit Burnu'nun 160 km güneydoğusundaki
Agulhas Burnu'dur (Cape Agulhas). Cografya sinavinda hocanizi etkilemek istiyorsaniz buyurunuz; Ümit Burnu 34 21'26" S, 18°28 25" E koordinatları üzerindedir.

Cape Peninsula’yi gezmenin en ucuz ve en kolay yolu araba kiralamak. Eger tersten akan trafikte (Ingilizler kizmasin ama ben buna “wrong side of the road” diyorum) direksiyon basina gecmek sizin icin sorun degilse, tur firmalarinin yalapsap yaptigi bu parkuru araba ile arzu ettiginiz gibi her yol ve patikaya girerek daha keyifli ve de heyecanli hale getirebilirsiniz. Araba kira lama fiyatlari sasirtici derecede ucuz. Eger isi biliyorsaniz ve de buyuk saglayicilara pabuc birakmaya niyetli degilseniz gunlugu 40-50 YTL civarinda kiralik araba bulmaniz zor degil. Tabii, 1.2 litre motora razi olacaksiniz o ayri.

Umit Burnu ve cevresi tum corakligina ragmen inanilmaz etkileyici. Iki engin okyanusun birbirine tosladigi noktaya bakinca yuzyillar onceki teknoloji ile nasil olmus da bu bu yollardan ticaret gemileri gidip gelmis diye agziniz acik dusunuyorsunuz. Dev dalgalar sarp kayalara carpip kopukler sacarken diger tarafta da insanin neredeyse ayaklarini yerden kesecek kadar guclu, hic kesilmeden esen bir ruzgar… Bir de cevrenizde yemek bulurum umuduyla cirit atan Babun maymunlari… Aman dikkat, Babunlarin cevresinde elinizde yiyecek icecek ile dolasmayin, bizim Istanbul’daki kapkaccilari cebinden cikaracak derecede eskiya ruhlari var! Yarimadayi cevreleyen issiz koylarda penguen ve de fok suruleri insana National Geographics televizyon kanalinda sunuculuk yapiyor hissini tattiracak cinsten. Foklara dalmisken arkanizda devekuslarinin olup olmadigini da ara ara kontrol edin cunku bu ucamayan kus irileri adam haklamada oldukca iyi hunere sahipler!

Okyanus Cape Town’nin her kosesinde hayatin bir parcasi. Hava guzel diye heyecana kapilip kendinizi Atlantigin sularina atmanizla cikmaniz bir olabilir. Neden derseniz soguk su akintisi sebebi ile yilin buyuk bir bolumunde Atlantigin su sicakligi ortalamasi 12 C’yi gecmiyor. O zaman giderim su sicakligi 20 derece civarinda olan Hint Okyanusu’na atlarim derseniz, denize girdiginiz kumsalin kopekbaligi agi ile cevrili olup olmadigini sorun derim? Eh sizin Jaws olarak filmini seyrettiginiz beyaz buyuk kopekbaliklari Guney Afrika’da bu filmi kostumsuz oynuyorlar!

Guney Afrika’ya gelip de politik konulara bulasmamak elde degil. Hele listenin basinda Nelson Mandela gibi onemli bir liderin neredeyse 30 sene yattigi Robben Adasi varsa… Cape Town’un 12 km acigindaki bu adaya her gun duzenli turlar yapiliyor. Adanin eski sakinleri (o zamanki suclular) simdi rehberlik yapip aci anilarini anlatiyorlar. Ada 1990’lara kadar hapisane islevini surduruyor ve 1994’de Nelson Mandela’nin ulkenin ayrimdan sonraki ilk cumhurbaskani olmasi ile ibret olsun diye muzeye donusturuluyor. Bu adada anlatilanlari dinleyip, ortami gordukten sonra insan oldugunuza utaniyorsunuz.

Afrika’nin en az Afrika olan sehrine bir gun yolunuz duserse mevsim olarak en keyifli donemin Mart ve Nisan aylari oldugunu unutmayin. Ayrica, ulkenin milli cerezi haline gelmis kurutulmus et “Biltong”u bir sise Pinotage esliginde deneyin. Bizim gibi cereze merakli bir irkin bunu sevmeyecegini zannetmiyorum.

Not: Ey gezgin, Afrika’ya gittin de hic safariden bahsetmedin diyenlere soyleyeyim. Turist avlamak icin yapilmis “game park” adi altindaki hayvanat bahcelerini saymazsak Cape Town’da oyle safarilik bir fauna ve de flora yok. Eger amaciniz safari ise yolunuz kuzeydoguda Mozambik sinirindaki Kruger Milli Parki’na dusmeli.

19 Haziran 2008 Perşembe

Temel CSS Dersleri: CSS Nedir ve Nasıl Kullanılır

CSS Nedir? İngilizce açılımı Cascading Style Sheets, yani Türkçe Çağlayan Stil Tabakası gibi bir anlama geliyor. Peki CSS ile neler yapabiliyoruz? Bize faydaları neler? Ve CSS'yi sayfa içinde ne şekillerde kullanabiliriz? Bu yazımızda bunlardan bahsedeceğim.CSS ile Neler Yapılıyor?CSS kullanarak HTML ile yapamayacağımız birçok şeyi yapabiliriz. Bir sayfadaki tüm ögeleri veya belli bir kısım ögeyi

17 Haziran 2008 Salı

Firefox 3 Çıktı : Beklenen Güncelleme

Uzun zamandır beta sürümünün farklı versiyonları yayında olan efsane tarayıcımız Firefox 3 bugün tam sürümünü resmi web sitesi üzerinden yayınlamaya başladı.Sitesinde yazdığına göre 15000 den fazla iyileştirme yapmışlar. Daha hızlıymış ve daha güvenliymiş. Çok deneyemedim ama böyle yazıyorsa böyledir herhal :)Bu yeni sürümde çok belirgin olarak, yani ilk kullanımda göze çarpabilecek şeyler;

15 Haziran 2008 Pazar

geri sayım gerilla


videoyu izlemek için görsele tıkla
Bir grup insan. Yaklaşık 50 kişi. Santa Monica'nın işlek caddelerinden birisi. Tarih 8 Haziran 2008. Ne yapıyorlar? Yeni yılı kutluyorlar. :]

11 Haziran 2008 Çarşamba

Yasaklı Sitelere(Özellikle Youtube) Proxy ile Girmek

Acınası Türk sansürü, Youtube'u öyle bir kapattı ki ne yapacağımızı biz de şaşırdık. Elimizde Youtube'a girmek için pek bir yöntem kalmadı sanki... Elimizde kalan işe yarar tek yöntem proxy siteleri kullanmak sanırım.Aşağıdaki proxy sitelerine girdikten sonra sayfanın ortasındaki boş(yada herhangi bir adres yazılı olan) kutucuklara girmek istediğiniz sitenin (http://www.youtube.com) adresini

GÜMÜŞHANE NEREDE?

Gümüşhane İl Öğrenci Meclis Başkanı Ömer Yön'ün Ankara'da bulunduğu zaman zarfında kendisine yöneltilen "Gümüşhane nerede?" sorusu ile sarsıldığını ve Gümüşhane'nin tanınmadığının kendisini çok üzdüğünü söylemesi bu şehrin vizyonu ve misyonu açısından nerede olduğunun bence apaçık raporudur. Harita üzerinde bir küçücük Anadolu şehri hüviyetindeki Gümüşhane sanırım Osmanlı zamanından bu yana böylesi bir etiketi hak etmemişti. Osmanlının iki darphanesinden biri bu şehirde iken ve bir zaman bu şehir Trabzon İran arasında en işlek yol kavşağında iken şimdi bu şehrin yeterince reklâmının yapılamaması, yetiştirdiğimiz onca değerimize rağmen bu sorulara muhatap olunması sizleri bilmem ama beni çok ama çok yaraladı. Bu şehrin tanıtımı ve vizyonu için kendimizi parçalarken kimliğini başka illere taşıyanlar, çocuklarını eş ve dostlarını doğdukları bu şehirden mahrum edenler, Gümüşhaneli sanatçı, bürokrat ve akademisyenleri tanımayanlar, bu şehri hakir ve mahrum görenler öncelikle vicdanlarını sorgulamalıdırlar. Ben bu şehirde doğdum. Bu dağlar, bu yoksulluk benim kaderimdir demeyip doğdukları şehri terk edenler gittikleri diyarlarda buldukları kariyer, iş, aş ve zenginlik sonrası bu şehre küçücük bir lütufları bile bu şehri payidar etmeye yetecektir. Peki, iyi diyorsun da hocam ne yapabiliriz ki? Çok şey yaparız sevgili kardeşim. Türkiye ve dünyanın medya patronu Aydın Doğan senin bağrından çıktı. Mahmut Oltan Sungurlu gibi bir değerin var. Ankara'da Sinan Aygün gibi has bir Gümüşhaneli var. Orhan Yüce öte yanda. Osman Akgül, Ertuğrul Sağlam, Prof Dr Ayla San senin bağrından çıkmadı mı? Türkiye'nin en önemli şairi Nurettin Özdemir, taraflı tarafsız herkesin kabul ettiği bir değer Şinasi Özdenoğlu Gümüşhaneli değil mi? Düne kadar Gümüşhaneli olduğunu bile bilmediğimiz Merhum Dilaver Cebeci'ye ulaşmak için neden bu kadar bekledik. Şu anda birçok Gümüşhaneli sanatçı, bürokrat ve akademisyenle birebir görüşme fırsatı buluyorum hepsinin ortak derdi Gümüşhane'den muhatap bulamamak. Festivaller düzenliyoruz, kültürel ve müzikal etkinlikler yapıyoruz. Peki, kaç tane Gümüşhaneli sanatçıyı çağırdık. Bu şehre ait şarkı ve türküleri bile bir araya getirebildik mi? Televizyonda izledim Şiranlı Cenk Eren davet gelirse Gümüşhane'de seve seve konser veririm diyor. Radyomuz var, nerededir diye kaç Gümüşhaneli biliyor. Bu radyo yaşasın diye kaç reklâm verdik? Peki, Gümüşhaneli olarak bu radyoda kaç Gümüşhaneli sanatçıdan parça isteği yaptık? Geçen Torullular Gecesi var Atatürk Kültür Merkezi'nde. Sahnede Trabzon Taka Korosu, elimde kocaman bir davetiye, Urfa, Sivas, Orta Anadolu, Karadeniz parçaları ile dopdolu. Sonlara doğru bir Gümüşhane parçası var elimdeki davetiyede. Ve ben koronun tüm parçalarını dinledim. O da ne sunucu son parçayı da anons etti. Aman Allah'ın ben boşuna mı bekledim. Hemen elimdeki kâğıda meramımı yazdım ve sunucuya göndereceğim. Yanımda Torullular Derneği yöneticilerinden biri elime yapıştı. Aman hocam zaman bitti göndermeyin diye. Bende dedim ki; sevgili kardeşim, tüm yöre türkülerini dinledim ve davetiyede yazılı olan bu türküyü de bir Gümüşhaneli olarak dinlemeliyim deyince kabalaşarak; neden olayı provoke ediyorsun deyip beni susturdu. Peki değerli yönetici kardeşim; sen Trabzon Derneği'nin mi yoksa Gümüşhane Derneği'nin mi yöneticisisin? Cumhurbaşkanlığı Senfoni orkestrasında yedi tane Gümüşhaneli Devlet sanatçısı var. Peki, bu orkestra Gümüşhane'ye gelip konser verdi mi? Keşke bizde de böyle uyduruk bir fıkra atsaydık ortaya da bu orkestra gelseydi ilimize. Gümüşhane Gümüşhane olalı böyle zulüm görmedi. Ve geçen bilgisayarımın başındayım. Hayatta izlemediğim bir programı izliyor çocuklar. Çarkıfelek'te yarışmacı söyleyeceği harfi "Gümüşhane'nin G'si" diye kodlayınca Mehmet Ali Erbil dalga geçercesine "neyin nesi dedin" diye sordu küstahça. Yarışmacı tekrar Gümüşhane'nin G'si dedi ve bu seferde örtbas etti büyük (!) sunucu. Kim bilir tek bilgiye para veren tek yarışma olduğunu iddia eden Erbil Gümüşhane'yi Petagonya'da mı zannediyordu? Ve çocuklarımız, her şeyimiz, yarınları emanet edeceğimiz gurur abidelerimiz. Aysın Rafet Ataç ve Işıl Sema Doğan İlköğretim Okulu öğrencilerinin öğretimleri yanı sıra iyi bir eğitim de aldıklarını müşahede etme fırsatım oldu. Liman Kılıç ve Köksal Okur'u tüm öğretmen ve öğrencileri adına tebrik ediyorum. Neden mi yarınlarımızda bizler olmayacağız ve bu çocuklar olacak. Ve bu çocuklar Gümüşhane'yi temsil edecekler gittikleri yerlerde. Dışarıdan bu şehre gelen memur ve öğrencilere Gümüşhane'yi tanıtma problemi yaşıyoruz hepimiz. İki aş bir hane, işte Gümüşhane derken bile gülebiliyoruz. Bayburt bu yüzden her zaman bizlerden üç dört adım öndedir. Neden mi? İşte nedeni; il olmayı isteyen Bayburtlular öyle inanmışlar ki davalarına başarısız olmalarına imkân yok. Rahmetli Özal nerede bizim Bayburtlular orada. Özal kürsüde konuşuyor, Bayburtlular karşıda kocaman bir pankart açmışlar. "Bayburt'u il olarak görmek istiyoruz" diye. Ve başardılar, çünkü inandılar. Ya biz Gümüşhane adına ne yapıyoruz. Bayburt'un Ercan Saatçisi var bizim sanatçılarımız nerde? Galatasaray maçlarında tribünlerde asılan "Gümüşhaneli aslanlar" yazısı bile bu şehrin bir reklâmıdır. "Var mısın Yok musun" gibi bir boş programı bile yarışmacı olan Gümüşhaneli Vücut Geliştirme Şampiyonu Vehbi için seyrettiğimi itiraf edeyim. Ve ben hava durumunu Kanal D' den takip ediyorum. Neden mi? Çünkü Gümüşhane'yi ilden sayan tek kanal o da onun için. Ama son yıllarda kültürel tanıtım alanında çok güzel örneklere rastlıyoruz. Kültür İnsanı Sayın valimizin öncülüğünde Gümüşhane'nin tarihi ve kültürel yerlerini görme, Gümüşhaneli değerlerimizi izleme ve tanıma imkânı bulduk. O yüzden bu şehre çok şeyler kazandıran ve ufuklarını açan Kaya Büyükbayraktar'a, Ercan Çimen'e, Muammer Taş'a, Nadir Özer Kaya'ya, İsmail Akçay'a, Belediye Başkanımız Mustafa Canlı'ya, genç ve dinamik Yaşar Yılmazer'e, başarılı Kültür ve Turizm Müdürümüz Temel Yalçın'a saygı duyuyorum. Ercan Çimen'in Harşit Tur Şirketi ve Lüks Gümüşhane'nin ortaklığında bu şehrin ve Türkiye'mizin ve hatta yurtdışını görme ve tanıma fırsatları bulduk. Arabaların önüne asılan ve yurdu karış karış gezen arabaların önünde yazan GÜMÜŞHANE EKİBİ yazısı bile çok şey ifade ediyor bu şehir için. Ve şimdi o genç kardeşim için, yetişen ve yarın bizleri yönetecek olan çocuklarımız için, onları önce bu şehrn tarihi ve kültürel değerlerinden haberdar etmeliyiz. Eğitimde yakından uzağa ilkesi vardır. Yakınını bilemeyen uzakları hiç bilemez. Evet, sen Gümüşhaneli dernekte görev alan değerli kardeşim. Dernek bu şehrin tanıtımını kendine misyon olarak seçmemişse o zaman yazımın başında bu ili temsilen Ankara'da bulunan o öğrenci kardeşim bu tür sorulara daha çok muhatap olacaktır. Sahi soruyorum size; Gümüşhane nerede?
İSMAİL HAYAL

4 Haziran 2008 Çarşamba

beast of dance


videoyu izlemek için görsele tıkla
link videonun sahibi