30 Ağustos 2008 Cumartesi

How to Swap your Blogger (Blogspot ) blog Title ?

Yesterday, I got this comment from Han:

Hello how are u, I have question, How to set tittle in like your blog this"How to add Different Meta tags to Different Blogger Post|Blogger Template"

ur tittle is not like another blogspot. How come?


This is called "Blogger/blogspot Title Swapping". Here are some examples before and after Title swapping.

Before:

before Title swapping
After:

After Title Swapping
So, Which is good one?

The second one always. It will give your blog better search engine rankings. It is always good to have your main keywords(Post title) of a specific blog post at the start rather than placing your blog title at the start. This situation becomes very bad if your blog title is very long.

So, how to do this?

As usual, Sign in to Blogger » Layout » Edit html
and find this line which is at the top


<title><data:blog.title/></title>

Now, replace that line which these:


<b:if cond='data:blog.pageType == "item"'>
<title><data:blog.pageName/> |<data:blog.title/></title>
<b:else/>
<title><data:blog.pageTitle/></title> </b:if>

and Save the Changes.
This tip worked for you? I worked for me. Share your comments,experiences here. Thank you.


© Blogger Tricks

27 Ağustos 2008 Çarşamba

JULIE JAMS


This is a blog of mix-bag kind.Here you find a lot of useful information on books,recipes etc.What the author has to say about her blog is "A fun and inventive blog about the art of cooking, mothering, and everything else in between. Blog is full of wit, videos, and occasional pearls of wisdom."
Well inventive it is for sure.The look is too good for the kind of blog it is.A few of the recipes made my mouth water instantly.One such recipe was cream scones.Infact a good blog which everyone around the web would find interesting and a must visit for those who keeps interest in cooking.

25 Ağustos 2008 Pazartesi

Asian Dub Foundation - Punkara (Phantom Sound & Vision, 2008)

Asian Dub Foundation, beni 1990'lardan 2000'lere taşıyan özel gruplardan biri. Jungle döneminde, 1993 yılında başlayan 6 kişilik grup bugüne kadar yüksek oranda dinlediklerimden. 2005'te çıkardıkları "Tank" albümünden beri bir çalışmaları olmadığından da hayal kırıklığına sürüklenmiştim. Hatta belirli bir süre dağıldıklarından bile şüphelendim. Artık kafamda öyle bir şüphe yok.

"Punkara" ilk olarak Japonya'da piyasaya sürüldü Nisan ayında. Avrupa'da ise bu yaz Asian Dub Foundation System olarak festivallerde verdikleri performanslardan birkaç canlı kayıt da içererek 23 Eylül'de piyasaya sürülecek. Ben ise Japonya versiyonunu inceledim haliyle.

"R.A.F.I." albümleriyle tanışmıştım 1998 yılında kendileriyle. Hemen arayı kapatıp önceki iki albümlerini de dinledim. Internetin artık Superonline yerine Kablonet'e geçtiği dönemdi yanılmıyorsam. Amazon da herhalde yeni kurulmuştu. Bize apayrı bir enerji veriyordu o dönemde ADF.

Albüm ilk dinlemede şöyle bir serin rüzgar gibi esiyor insanın yüzünde. Politik duruş aynı. Hala hastasıyız. Ama müzikal olarak nüanslar var. Bunları sevip sevemeyeceğimi tartmakla geçti ilk 3-4 dinleme seansı. Şimdi daha iyi bir fikir sahibiyim.

"Tank"'i ilk dinlemede sevmiştim. Bunu biraz daha zaman aldı. Ama artık çok fark göremiyorum kalite olarak aralarında. Öncelikle albümdeki yavaş parçalar da tam anlamıyla yavaş hüviyetinde değil. Biraz daha agresiflik hissediyorum. Belki de artık yavaş parça yapmıyorlardır. Bilemem. Ama hiçbiri tam yavaş gelmedi.

Hızlı parçalar ise gerek enerjileriyle, gerekse vurgularıyla çok başarılı. Sitar ve tablanın yeri her daim ayrı zaten grup için. Bunun yanında zılgıta varana kadar yeni eklemeler de bulunuyor parçaların içinde. "Superpower", "Burning Fence", "Speed Of Light" doğrudan beni içine çeken parçalar. "No Fun" biraz garipsediğim Punk yapısıyla benden bir iki adım uzakta duruyor ama kötü değil kesinlikle. Bunlar dışında eski tarzı andıran "Ease Up Ceasar", yine Punk esintili "S.O.C.A." da güzel çalışmalar.

MP3: Asian Dub Foundation - Superpower
MP3: Asian Dub Foundation - Burning Fence

Asian Dub Foundation'ın resmi sitesi
Asian Dub Foundation @ MySpace
Albümü satın almak için

Asian Dub Foundation - Punkara (Phantom Sound & Vision, 2008)

Asian Dub Foundation, beni 1990'lardan 2000'lere taşıyan özel gruplardan biri. Jungle döneminde, 1993 yılında başlayan 6 kişilik grup bugüne kadar yüksek oranda dinlediklerimden. 2005'te çıkardıkları "Tank" albümünden beri bir çalışmaları olmadığından da hayal kırıklığına sürüklenmiştim. Hatta belirli bir süre dağıldıklarından bile şüphelendim. Artık kafamda öyle bir şüphe yok.

"Punkara" ilk olarak Japonya'da piyasaya sürüldü Nisan ayında. Avrupa'da ise bu yaz Asian Dub Foundation System olarak festivallerde verdikleri performanslardan birkaç canlı kayıt da içererek 23 Eylül'de piyasaya sürülecek. Ben ise Japonya versiyonunu inceledim haliyle.

"R.A.F.I." albümleriyle tanışmıştım 1998 yılında kendileriyle. Hemen arayı kapatıp önceki iki albümlerini de dinledim. Internetin artık Superonline yerine Kablonet'e geçtiği dönemdi yanılmıyorsam. Amazon da herhalde yeni kurulmuştu. Bize apayrı bir enerji veriyordu o dönemde ADF.

Albüm ilk dinlemede şöyle bir serin rüzgar gibi esiyor insanın yüzünde. Politik duruş aynı. Hala hastasıyız. Ama müzikal olarak nüanslar var. Bunları sevip sevemeyeceğimi tartmakla geçti ilk 3-4 dinleme seansı. Şimdi daha iyi bir fikir sahibiyim.

"Tank"'i ilk dinlemede sevmiştim. Bunu biraz daha zaman aldı. Ama artık çok fark göremiyorum kalite olarak aralarında. Öncelikle albümdeki yavaş parçalar da tam anlamıyla yavaş hüviyetinde değil. Biraz daha agresiflik hissediyorum. Belki de artık yavaş parça yapmıyorlardır. Bilemem. Ama hiçbiri tam yavaş gelmedi.

Hızlı parçalar ise gerek enerjileriyle, gerekse vurgularıyla çok başarılı. Sitar ve tablanın yeri her daim ayrı zaten grup için. Bunun yanında zılgıta varana kadar yeni eklemeler de bulunuyor parçaların içinde. "Superpower", "Burning Fence", "Speed Of Light" doğrudan beni içine çeken parçalar. "No Fun" biraz garipsediğim Punk yapısıyla benden bir iki adım uzakta duruyor ama kötü değil kesinlikle. Bunlar dışında eski tarzı andıran "Ease Up Ceasar", yine Punk esintili "S.O.C.A." da güzel çalışmalar.

MP3: Asian Dub Foundation - Superpower
MP3: Asian Dub Foundation - Burning Fence

Asian Dub Foundation'ın resmi sitesi
Asian Dub Foundation @ MySpace
Albümü satın almak için

23 Ağustos 2008 Cumartesi

Pivot - O Soundtrack My Heart (Warp, 2008)

Warp Records'dan ilk albümünü çıkaran Pivot huzurlarınızda. Avustralyalı (Kuruluşu itibariyle) bu üçlü geçen seneki "Battles"'dan sonra bu sene Warp'ın yeni keşif kontenjanından dünyaya uzanıyor. Laurenz Pike, Richard Pike kardeşlerin kurduğu grup İngiliz Dave Miller'ın katılımıyla bugünkü halini alıyor. Yeni keşif değil aslında ikisi de ama sonuçta ilk albümleri olduğundan bu kategoriye alınabiliyor. Bu arada Warp'ın Pivot'a 16 albümlük bir anlaşma önermiş olması da bu gruptaki potansiyeli bir nebze ortaya koysa gerek.

Albüm gitarın ses kesiti niyetiyle kullanımıyla bizi karşılıyor. Albümden çıkan ilk single "In The Blood"'da bu sıkça yer alıyor. Ancak bunun yanında basit bir gitar melodisi yine arka planda eşlik ediyor havayı yumuşatmak için. Vuruş altyapıları ise Warp olmasından kelli elektronik ve keskin, sert bir yapıda.

Albüme adını veren parça "O Soundtrack My Heart" da keza şekilde çok da farklı olmayan bir yapıda. Ancak sonuca baktığınızda gayet değişik. Bir nebze farkı distortion'la giren gitar aniden ortamı Rage Against The Machine'e yaklaştırıyor. Daha sonra eski yapıya geri dönüş ve eli yüzü düzgün İstanbul beyefendisi modunda ilerleyiş.

Arkasından karşımıza Jean Michel Jarre 2008 modeli olan "Fool In Rain", AphexRock Twin misali "Sing You Sinners" geliyor. "Sweet Memory" başladığında ise zaman duruyor. Naif güzelliğiyle devam eden melodi sizi alıp götürüyor. Sonunda ufak bir sürpriz var ama o noktaya kadar kendinize gelemiyorsunuz.

Albümde vokal yok ama New Age klavye yapılarından tutun da üstün bir müzikal kompozisyona kadar her şey var. Genel anlamda popülerlikten uzak olmasından kelli geniş çapta başarıya ulaşamayabilir ama Autechre, Aphex Twin ve Jean Michel Jarre ile yetişen nesiller için dinlenmesi elzem bir kayıt olduğu kesin. Grubun üyelerinin bundan önce Prefuse73, Flanger, Jan Jelinek ve Burnt Friedman'la çalışmış olmaları bu ortaya çıkan sonucun da bir rastlantı olmadığının açık kanıtı olsa gerek.

MP3: Pivot - In The Blood
MP3: Pivot - Sweet Memory

Pivot'un resmi sitesi
Pivot @ MySpace
Albümü satın almak için

Pivot - O Soundtrack My Heart (Warp, 2008)

Warp Records'dan ilk albümünü çıkaran Pivot huzurlarınızda. Avustralyalı (Kuruluşu itibariyle) bu üçlü geçen seneki "Battles"'dan sonra bu sene Warp'ın yeni keşif kontenjanından dünyaya uzanıyor. Laurenz Pike, Richard Pike kardeşlerin kurduğu grup İngiliz Dave Miller'ın katılımıyla bugünkü halini alıyor. Yeni keşif değil aslında ikisi de ama sonuçta ilk albümleri olduğundan bu kategoriye alınabiliyor. Bu arada Warp'ın Pivot'a 16 albümlük bir anlaşma önermiş olması da bu gruptaki potansiyeli bir nebze ortaya koysa gerek.

Albüm gitarın ses kesiti niyetiyle kullanımıyla bizi karşılıyor. Albümden çıkan ilk single "In The Blood"'da bu sıkça yer alıyor. Ancak bunun yanında basit bir gitar melodisi yine arka planda eşlik ediyor havayı yumuşatmak için. Vuruş altyapıları ise Warp olmasından kelli elektronik ve keskin, sert bir yapıda.

Albüme adını veren parça "O Soundtrack My Heart" da keza şekilde çok da farklı olmayan bir yapıda. Ancak sonuca baktığınızda gayet değişik. Bir nebze farkı distortion'la giren gitar aniden ortamı Rage Against The Machine'e yaklaştırıyor. Daha sonra eski yapıya geri dönüş ve eli yüzü düzgün İstanbul beyefendisi modunda ilerleyiş.

Arkasından karşımıza Jean Michel Jarre 2008 modeli olan "Fool In Rain", AphexRock Twin misali "Sing You Sinners" geliyor. "Sweet Memory" başladığında ise zaman duruyor. Naif güzelliğiyle devam eden melodi sizi alıp götürüyor. Sonunda ufak bir sürpriz var ama o noktaya kadar kendinize gelemiyorsunuz.

Albümde vokal yok ama New Age klavye yapılarından tutun da üstün bir müzikal kompozisyona kadar her şey var. Genel anlamda popülerlikten uzak olmasından kelli geniş çapta başarıya ulaşamayabilir ama Autechre, Aphex Twin ve Jean Michel Jarre ile yetişen nesiller için dinlenmesi elzem bir kayıt olduğu kesin. Grubun üyelerinin bundan önce Prefuse73, Flanger, Jan Jelinek ve Burnt Friedman'la çalışmış olmaları bu ortaya çıkan sonucun da bir rastlantı olmadığının açık kanıtı olsa gerek.

MP3: Pivot - In The Blood
MP3: Pivot - Sweet Memory

Pivot'un resmi sitesi
Pivot @ MySpace
Albümü satın almak için

19 Ağustos 2008 Salı

ENERJİ TASARRUFU

Kamuda Akkor Lambaların Değiştirilmesine İlişkin Başbakanlık Genelgesi 13/08/2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır.[14.08.2008]
2008/19 sayılı Başbakanlık Genelgesinde;
· Enerji verimliliği çalışmalarına öncülük etmek amacıyla tüm kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek odaları 1 ay içinde kendi sorumluluklarında bulunan yerlerdeki mevcut akkor flamanlı lambaları tasarruflu ampullerle değiştireceklerine ilişkin bilgiler, her bir kurum ve kuruluş tarafından, bağlı veya ilgili bulunulan bakanlık aracılığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bildirileceği,
· Bakanlığımızca tüm yurtta tasarruflu ampul kullanımının benimsetilmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli etkinlik ve kampanyalar yoğun bir şekilde gerçekleştirileceği,
Hususlarına yer verilmiştir.
Enerjinin etkin kullanılması, israfının önlenmesi, enerji maliyetlerinin ekonomi üzerindeki yükünün hafifletilmesi ve çevrenin korunması için enerji kaynaklarının ve enerjinin kullanımında verimliliğin artırılması amacıyla 5627 sayılı “Enerji Verimliliği Kanunu” 2 Mayıs 2007 tarihli 26510 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Yine bu konu ile ilgil olarak, 15/02/2008 tarihli 2008/02 sayılı Başbakanlık Genelgesiyle 2008 yılı “Enerji Verimliliği Yılı” ilan edilmiştir.
Enerji verimliliğinin süratle ve etkili bir şekilde arttırılabileceği tedbirler arasında, aydınlatma amacıyla kullanılmakta olan akkor flamanlı lambaların yaklaşık 5 kat daha tasarruflu olan kompakt floresan lambalarla değiştirilmesi hususuna öncelik verilmektedir.
20 watt’lık bir kompakt floresan lamba 100 watt’lık bir akkor lambaya eşdeğer aydınlatma sağlamaktadır. Günlük aydınlatma süresini ortalama 4 saat olarak aldığımızda,
Verimli lamba;
Günde: 4 saat x 20 watt = 80 watt(h)
Ayda: 80 watt(h) x 30 gün =2,4 kWh
Yılda: 12 ay x 2,4 kWh =28,8 kWh elektrik harcamaktadır.
Mevcut konut tarifesi, (15 Ykr/kWh) ile değerlendirildiğinde bir verimli lamba için ödenen tüketim bedeli;
Aylık 2,4 x 15 Ykr =36 Ykr
Yıllık 36 Ykr x 12 = 4,32 YTL olmaktadır.
Oysa aynı aydınlatmayı sağlayan bir akkor lamba;
Günde 4 saat x 100 = 400 watt(h)
Ayda 400 watt(h) x 30 gün =12 kWh
Yılda 12 x 12 kWh = 144 kW elektrik harcamaktadır.
Bu şekilde bir akkor lamba için ödenen tüketim bedeli;
Aylık 12 x 15 Ykr = 1,80 YTL
Yıllık 1,80 YTL x 12 = 21,60 YTL olmaktadır.
Özetle; 50 Ykr değerinde satın alınan bir akkor lamba bir yılda yaklaşık 22 YTL değerinde elektrik tüketmekte, 5 YTL’lik bir verimli lamba ise 3 ay içinde satın alma bedelini geri kazandıracak kadar tasarruf sağlamaktadır.
Üstelik, kompakt floresan lamabalar, akkor lambalara göre çok daha uzun ömürlü olmaktadır.
www.enerji.gov.tr

One Day As A Lion - One Day As A Lion (Anti, 2008)

Ülkemizde güzide Rage Against The Machine ile birlikte seyretme ve aşka gelme şansına varamadığımız isimlerden biri Zach De La Rocha. Daha önce RATM'in dağılma durumuna göre zaten yeni projelere ışık yakmıştı. Şimdi RATM birleşik ama yine de yeni projeler peşinde koşuyor kendisi.

Jon Theodore ile birlikte kurduğu "One Day As A Lion" projesiyle Anti'den ilk plaklarını çıkardılar. Elbette grup yine Zach De La Rocha'nın daha önce RATM'in sözlerinde de vurguladığı gibi belirli bir politik duruş temelinde. Bu projenin bir uyarı ve daha da öncelikli olarak verdikleri bir sözün karşılığı olduğunu belirtiyor. Grubun adı da "Bin yıl koyun gibi yaşayacağıma bir gün aslan gibi yaşamayı yeğlerim" sözünden geliyor.

Grupta Zach hem vokalde hem de klavyede yer alıyor. Jon ise bateride. Tabii bu RATM'in yapısından ziyadesiyle farklı. Gitar doğal yollardan elde edilmiyor ve Zach klavyeyle karşılıyor bu durumu. Bu noktada Tom Morello'nun eksikliği haddiden fazla hissediliyor. Ama bunun dışında çok ciddi bir fark yok. Yine distortion'lar, güçlü bateri yapısı ve mikrofonu eline aldığında ortalığı karıştırma gücüne sahip bir Zach De La Rocha vokali.

Gerek parçaların yapısı, gerekse Zach'in vokali daha agresif ve deyim yerindeyse militarist. Bunun sebebi RATM'in artık öyle ya da böyle genel bir dinleyici kitlesi olması ve insanların sadece belirli bir kısmının verilen mesajı alması. Bu noktada Tom Morello da benzeri bir şekilde geçen sene çıkardığı solo albümünde daha farklı bir çalışmayla yine öze dönüşe yol açmaya çalışmıştı. Sözlerini tam anlamıyla seyirciyle paylaşmak ve mesajlarını verebilmek istiyorlar. Mesaj iletme mecrası biraz sekteye uğradığında hemen araçta düzenlemeye gidiyorlar.

Plakta 5 parça var. "Wild International"'da savaş ve savaşın insanlar için anlamını sorgulamanın yanında, kendince Los Angeles'tan başlayacak bir savaş özlenimi var. Doğrudan damara saldırı bu. Müslümanlık ve Hristiyanlığı da hiç unutmadan işin içine katıyor ve her şeyin basit bir aldatmacadan ibaret olduğunu vurguluyor. "Ocean View" ise sistemin geneline karşı yoğun bir eleştiri bombardımanından sonra masumların da önyagılar sebebiyle damgalandığını vurguluyorlar. "Bir korku okyanusu onları parçalayacak yangını yaratacak."

"Last Letter" ise genel tanrı anlayışını baştan sonra yeriyor. Dünyada bu kadar haksızlık ve cinayetler varken bu yerme konusunda elinde birçok malzeme de var. Tanrının elini attığı yerlerde toplu mezarlardan başka bir şey yok diye vurgulamayı da ihmal etmiyor. Benzeri George Carlin'de de vardı bu bakış açısının. "If You Fear Dying" Venezüela'ya olan desteğiyle başlayıp Hristiyan Beyaz Amerikalı'ya nefretiyle devam ediyor. "Zaman yaklaşıyor, kırmızı güneşin doğduğu gibi. Ölümden korkuyorsanız zaten ölmüşsünüzdür." Son olarak grupla aynı ismi paylaşan parçaya geldiğimizde dünyanın genelindeki sorunlar için kendilerinin geleceklerini, aç kalan, çıplak ayaklı insanlar için savaşacaklarını söylüyor. "Güneş battıktan sonra şehrim fitil gibi ve bir gün diyeceğim ki aslanlar gibi yaşayalım".

Tabii bunca laftan sonra plağı Anti'den çıkartıp parayla satınca elbette ben de parçalardaki sözlerin bir yere kadar takipçisi olurum. Bu noktada albümünü sitesinden bedavaya indirmiş olsam da plağını ve CD'sini aldığım Radiohead'e daha saygı duyuyorum dengeli duruşlarından dolayı. Ha Zach De La Rocha albüm paralarıyla bir ordu hazırlıyorsa o zaman özür dilerim kendisinden. O zamana kadar görüşüm sabit.

MP3: One Day As A Lion - One Day As A Lion

One Day As A Lion'ın resmi sitesi
One Day As A Lion @ MySpace
Plağı satın almak için

One Day As A Lion - One Day As A Lion (Anti, 2008)

Ülkemizde güzide Rage Against The Machine ile birlikte seyretme ve aşka gelme şansına varamadığımız isimlerden biri Zach De La Rocha. Daha önce RATM'in dağılma durumuna göre zaten yeni projelere ışık yakmıştı. Şimdi RATM birleşik ama yine de yeni projeler peşinde koşuyor kendisi.

Jon Theodore ile birlikte kurduğu "One Day As A Lion" projesiyle Anti'den ilk plaklarını çıkardılar. Elbette grup yine Zach De La Rocha'nın daha önce RATM'in sözlerinde de vurguladığı gibi belirli bir politik duruş temelinde. Bu projenin bir uyarı ve daha da öncelikli olarak verdikleri bir sözün karşılığı olduğunu belirtiyor. Grubun adı da "Bin yıl koyun gibi yaşayacağıma bir gün aslan gibi yaşamayı yeğlerim" sözünden geliyor.

Grupta Zach hem vokalde hem de klavyede yer alıyor. Jon ise bateride. Tabii bu RATM'in yapısından ziyadesiyle farklı. Gitar doğal yollardan elde edilmiyor ve Zach klavyeyle karşılıyor bu durumu. Bu noktada Tom Morello'nun eksikliği haddiden fazla hissediliyor. Ama bunun dışında çok ciddi bir fark yok. Yine distortion'lar, güçlü bateri yapısı ve mikrofonu eline aldığında ortalığı karıştırma gücüne sahip bir Zach De La Rocha vokali.

Gerek parçaların yapısı, gerekse Zach'in vokali daha agresif ve deyim yerindeyse militarist. Bunun sebebi RATM'in artık öyle ya da böyle genel bir dinleyici kitlesi olması ve insanların sadece belirli bir kısmının verilen mesajı alması. Bu noktada Tom Morello da benzeri bir şekilde geçen sene çıkardığı solo albümünde daha farklı bir çalışmayla yine öze dönüşe yol açmaya çalışmıştı. Sözlerini tam anlamıyla seyirciyle paylaşmak ve mesajlarını verebilmek istiyorlar. Mesaj iletme mecrası biraz sekteye uğradığında hemen araçta düzenlemeye gidiyorlar.

Plakta 5 parça var. "Wild International"'da savaş ve savaşın insanlar için anlamını sorgulamanın yanında, kendince Los Angeles'tan başlayacak bir savaş özlenimi var. Doğrudan damara saldırı bu. Müslümanlık ve Hristiyanlığı da hiç unutmadan işin içine katıyor ve her şeyin basit bir aldatmacadan ibaret olduğunu vurguluyor. "Ocean View" ise sistemin geneline karşı yoğun bir eleştiri bombardımanından sonra masumların da önyagılar sebebiyle damgalandığını vurguluyorlar. "Bir korku okyanusu onları parçalayacak yangını yaratacak."

"Last Letter" ise genel tanrı anlayışını baştan sonra yeriyor. Dünyada bu kadar haksızlık ve cinayetler varken bu yerme konusunda elinde birçok malzeme de var. Tanrının elini attığı yerlerde toplu mezarlardan başka bir şey yok diye vurgulamayı da ihmal etmiyor. Benzeri George Carlin'de de vardı bu bakış açısının. "If You Fear Dying" Venezüela'ya olan desteğiyle başlayıp Hristiyan Beyaz Amerikalı'ya nefretiyle devam ediyor. "Zaman yaklaşıyor, kırmızı güneşin doğduğu gibi. Ölümden korkuyorsanız zaten ölmüşsünüzdür." Son olarak grupla aynı ismi paylaşan parçaya geldiğimizde dünyanın genelindeki sorunlar için kendilerinin geleceklerini, aç kalan, çıplak ayaklı insanlar için savaşacaklarını söylüyor. "Güneş battıktan sonra şehrim fitil gibi ve bir gün diyeceğim ki aslanlar gibi yaşayalım".

Tabii bunca laftan sonra plağı Anti'den çıkartıp parayla satınca elbette ben de parçalardaki sözlerin bir yere kadar takipçisi olurum. Bu noktada albümünü sitesinden bedavaya indirmiş olsam da plağını ve CD'sini aldığım Radiohead'e daha saygı duyuyorum dengeli duruşlarından dolayı. Ha Zach De La Rocha albüm paralarıyla bir ordu hazırlıyorsa o zaman özür dilerim kendisinden. O zamana kadar görüşüm sabit.

MP3: One Day As A Lion - One Day As A Lion

One Day As A Lion'ın resmi sitesi
One Day As A Lion @ MySpace
Plağı satın almak için

17 Ağustos 2008 Pazar

Heaven And - Sweeter As The Years Roll By (Staubgold, 2008)

Birçok yetenekli ve kendini kanıtlamış elektronik müzik sanatçısının bir araya gelmesinden oluşan yeni bir grup Heaven And. Grubun iki üyesi Tony Buck ve Martin Siewert daha önceden Komfort 2000'in de üyeleriydiler. Steve Heather ve yetenekli basçı Zeitblom ile birleşince de ortaya Heaven And çıktı. Ayrıca bir güzellik de Einstürzende Neubauten'den tanıdığımız Alexander Hacke'nin de albümdeki 2 parçada vokalde yer alması.

Saygıdeğer Markus Detmer'in Staubgold'dan çıkan albüm aslında uzunca bir süredir elimde. Hatta dinledikten sonra Markus Detmer'e de teşekkürlerimi sundum ama albümü incelemek yoğun tempo arasında biraz gecikti.

Albüm minimalizm temelinde deneysellik sınırlarında. Buna ek olarak farklı müzik kökenlerinden vurmalı çalgılar da yer alıyor. Daha ikinci parça olan "Scarlet Woman"'da bu dikkat çekiyor marimba ile. Alexander Hacke'nin vokali de inanılmaz bir güzellik katıyor parçaya. Ondan önceki "As If A Star" ise kendi içinde apayrı devinimlere sahip. Krautrock ve Caz arasında gidip geliyor. "Bring Back Those Happy Days" bizim doğrudan füzyona döndüğümüzü işaret ediyor endüstriyel bir Caz ile. Nefesimi kesen bir gitar rifi var.

Albümün ilerleyen noktalarındaki "Parade", her bakımdan adına yakışır bir tablo çıkarıyor karşımıza. Baterinin Japon Kodo benzeri vuruşlarının yanında gitar rifleri ve ziller derken görkemli bir mimariye bakıyormuş hissi yaratıyor.

Alternatif sesler dinlemek isteyenler ve karmaşanın da güzel olabileceğini algılayabilecek genişliğe sahip olanlar için denenesi bir albüm. Albüme elini atan her ismin de önemli bir yetenek olduğunu unutmamak gerekiyor.

MP3: Heaven And - Scarlet Woman
MP3: Heaven And - Parade

Staubgold'un resmi sitesi
Albümü satın almak için

Heaven And - Sweeter As The Years Roll By (Staubgold, 2008)

Birçok yetenekli ve kendini kanıtlamış elektronik müzik sanatçısının bir araya gelmesinden oluşan yeni bir grup Heaven And. Grubun iki üyesi Tony Buck ve Martin Siewert daha önceden Komfort 2000'in de üyeleriydiler. Steve Heather ve yetenekli basçı Zeitblom ile birleşince de ortaya Heaven And çıktı. Ayrıca bir güzellik de Einstürzende Neubauten'den tanıdığımız Alexander Hacke'nin de albümdeki 2 parçada vokalde yer alması.

Saygıdeğer Markus Detmer'in Staubgold'dan çıkan albüm aslında uzunca bir süredir elimde. Hatta dinledikten sonra Markus Detmer'e de teşekkürlerimi sundum ama albümü incelemek yoğun tempo arasında biraz gecikti.

Albüm minimalizm temelinde deneysellik sınırlarında. Buna ek olarak farklı müzik kökenlerinden vurmalı çalgılar da yer alıyor. Daha ikinci parça olan "Scarlet Woman"'da bu dikkat çekiyor marimba ile. Alexander Hacke'nin vokali de inanılmaz bir güzellik katıyor parçaya. Ondan önceki "As If A Star" ise kendi içinde apayrı devinimlere sahip. Krautrock ve Caz arasında gidip geliyor. "Bring Back Those Happy Days" bizim doğrudan füzyona döndüğümüzü işaret ediyor endüstriyel bir Caz ile. Nefesimi kesen bir gitar rifi var.

Albümün ilerleyen noktalarındaki "Parade", her bakımdan adına yakışır bir tablo çıkarıyor karşımıza. Baterinin Japon Kodo benzeri vuruşlarının yanında gitar rifleri ve ziller derken görkemli bir mimariye bakıyormuş hissi yaratıyor.

Alternatif sesler dinlemek isteyenler ve karmaşanın da güzel olabileceğini algılayabilecek genişliğe sahip olanlar için denenesi bir albüm. Albüme elini atan her ismin de önemli bir yetenek olduğunu unutmamak gerekiyor.

MP3: Heaven And - Scarlet Woman
MP3: Heaven And - Parade

Staubgold'un resmi sitesi
Albümü satın almak için

15 Ağustos 2008 Cuma

Turchi, Greci; Una Faccia, Una Razza



Şu bizim koca siyah beyaz televizyon, sonunda Datça'ya getirilince içimden bayram ettiğimi hatırlıyorum. Öyle ya artık Dallas mallas rahat rahat seyredilecek. O zaman öyle bugünkü gibi uydu anteni nerde... Kıl kuyruk bir antenle ne çekebiliyorsan o. Tabii ben bunu nereden bileyim, yaş 5 ya var ya yok... İnce ayarlar, aramalardan sonra karlı bir ekran yakaladık. Sesin esamesi yok. Sanki biri televizyonun içine girmiş de ateşte cızbız köfte pişiriyor. UHF kanallarında manuel arama yapan çubuk, bizim birader Kerem'in parmakları arasında... Kerem, TRT'yi bulmaya çalışan zavallı bir kul değil de, sanki para dolu kasayı açmaya çalışan Ocean 11'daki gangster edasında. Ahaaa, karlı ekran pürüzsüzleşiyor, karşımızda bir spiker... Koşup biraderi mi öpsem yoksa televizyona mı sarılsam bilemiyorum. O da ne, cızbız köfte pişti, ses de geldi... Ama bu işte bir gariplik var. Bu Türkçe değil ki! Dünyada sadece Türklerin yaşamadığını 5 yaşında olmama rağmen biliyorum ama bu da ne ola? Yunan televizyonu. TRT değil ERT. Meğerse şu benim denize her girişte 'hayırlı sabahlar' dediğim kara parçası Yunanistan'a aitmiş, hem de adı 'Sömbeki'ymiş de benim haberim yokmuş.

Artık sabah akşam ERT seyrediyoruz. 'Kalispera', 'proto programa', 'ena, dio...', 'Turkiyas', 'Andreas Papandreu'... Gece 12 olunca önce derinden bir kaval ve sonrada keçilerin çıngıraklarının sesi, ardından dalgalanan Yunan bayrağı ve milli marş... ERT ile o kadar haşır neşir olduk ki bir süre sonra ben Yunan milli marşının melodisini bile ezberledim. Hala bilirim, arada mırıldanıp Yunanlı dostlarımı epey şaşırttığım olmuştur.




Şu bizim karşı adaya farklı bakar oldum o günden sonra. Timsah sırtını andıran görüntüsü ile Nimos'un gizemli tepelerine saatlerce dalar, düşünür dururdum. O günler şimdiki gibi değildi. Ege Denizi kaynıyordu. Yunan dedin mi, düşman... Oysa o yaşta bana hiç öyle gelmedi. Bizim gibi gürültücü, eğlenceli, kızdı mı kızan, güldü mü gülen bir millet benim ERT'de gördüğüm.... Hem şarkılar türküler aynı... Göbek atanlar, horon tepenler.. Filmler bile ha bizim Türk filmi... Jön Yunanca konuşmasa Ediz Hun bile olabilir.

Nimos karşımda kimi zaman elle tutacakmış gibi yakın, kimi zaman sisler arasında duruyor. Bu kadar yakın ve bu kadar uzak nasıl olunur? Anlat bakalım şu beş altı yaşındaki çocuğa. İlkokul çağına gelince tarih derslerinde Yunanlılarla her daim takıştığımızı iyice öğrendim. Bir sabah yine Nimos ile bakışırken korkunç bir gürültü koptu. Yere kapaklandım korkudan. Bir F-104 neredeyse şemsiyelerimizi yalayıp geçti. Yüzbaşı Volkan okuyoruz o yıllar. 'Heyoo aslanlar' diye sevinç gösterisi yaptık. Meğerse tükürüğümüz çok güçlüymüş, bir amca öyle dedi... Boğulacakmış Yunan milleti. Akşama arkadaki inşaat artıklarından yürüttüğümüz tahtalardan silahlar yapıldı. Başladı mı bir savaş mahallenin veletleri arasında. Öğrendik ya tükürüğün gücünü, birbirimize tükürmeyi de ihmal etmiyoruz.



Yaş ilerledikçe Simi'nin gizemi benim için arttı. Seksenli yıllarda mümkün değil öyle bugün ki gibi kalkıp gitmek Datça'dan oralara. Hem sürekli it dalaşı halindeyiz. Kıta sahanlığı lafını da o yıllarda duyuyorum. 12 mil, FIR hattı gibi yine duyup da anlamadığım bir sürü terim... Oysa, ERT'nin sayesinde midir yoksa başka bir sebepten mi benim çoktan kanım ısınmış onlara. Boşuna değil o yıl Peloponesli Bob Youtos ile mektup arkadaşı olmam.

Öğrendik ki, yediğimiz içtiğimiz de aynıymış. Tzaziki, Pilaki, Musakka, Koftedaki, Boureki, Dolmades, Baklavas... Ve tabii ki Ouzo ve Rakı... Seninki mi daha iyi yoksa benimki mi? Tatlı çekişmeler bunlar. Keşke her çekişme böyle olsa!


Yıl 1990... Salvatores'in Mediterraneo'sunu izleyip de 'ahh Datça' çektiğim yıllar. Filmin çekildiği Kastellorizo yani Meis adası Simi'ye gitme isteğimi daha da körüklüyor. 1994'te Datça iskelesinde bir tekneci ile kaça götürürsün diye girilen muhabbetten 600 Alman Mark'lık bir hesap çıkınca bizim de umutlar suya düşüyor. 9 mil gideceğiz alt tarafı, bu paraya o yıllar Amerika'ya uçuluyor. Tekneci bizi Rahmi Koç'un oğlu zanneti galiba.



TRT'yi sonunda kusursuz çekiyoruz, hatta hayatımıza Star ve Show TV bile girdi, ama ERT'ye yine de göz gezdirmeden edemiyorum. Hava durumunu daha iyi veriyorlar. TRT bize en yakın Muğla hava durumunu verirken ERT'den adaların hava ve rüzgarını öğreniyoruz. Bir de geceleri, karlı da olsa Mega çıkmaya başladı. Yabancı dizileri dublaj değil de orjinal veriyor. İngilizcemiz gelişiyor. Yan eve gelen Alman ailenin kızı Helga ile münasebetlerimizi geliştirmemize faydası olduğu da kesin. Neyse Helga'nın Simi ile alakası yok biz konumuza dönelim.



Yıl 1997... Kardeşim Ülkerzade Emre ile kapsamlı bir çalışmadan sonra Simi'ye gidebileceğimizde karar kılıyoruz. Yunanistan vizesini yarım günde cebe indiriyoruz - Beyoğlu Urban Cafe'ye takıldığımız günlerde, göz aşinalığımız olan koca göğüslü kızın konsolosluk çalışanı çıkması ve bizi tanıyarak kolaylık sağlaması Yunan halkına olan sevgimizi arttırıyor.


Sıcak bir Temmuz sabahı ucu ucuna yetiştiğimiz deniz otobüsü ile Marmaris'ten yola koyuluyoruz. O yıllar Türklerin karşı kıyıya geçişi şimdiki gibi değil. Sayımız az. Hem hala birbirine her imkanda horozlanmaya devam eden iki politika... Pasaport polisi de fırsatını yakalmışken bize 'niye gidiyorsunuz?' diye kötü propadanga yapıyor. Keza, Rodos'a girince benzer propaganda ile orada da karşılaşıyoruz. Ama halk arasına karışınca hemen elmanın iki yarısı oluveriyoruz. Rodos surlarında Laz Yannis ile horon çekip. Uyy daaa celeyrum, gideyrum diye laflaşıyoruz.


Ve bir sabah 17 yıllık bir bekleyişten Yiolos limanına merhaba diyorum. Sanki yıllar önce birbirini kaybetmiş iki dost gibi kucaklaşıyoruz. İçimdeki heyecan ve sevinç o kadar büyük ki... Pastel sarısı boyaları ile neo klasik tarzda yapılmış evler dik yamaçta resim gibi duruyor. O yıllarda öyle sosyetenin Manos'unun esamesi okunmuyor. Adam gibi yemek pişiren, kalamarı kalamar, mezesi meze, balıkçının karşı masanızda şarap yudumladığı küçük aile lokantaları... Yıllarca karşıdan seyrettiğim Simi'den Datça'ya bakıyorum bu sefer. 'Turchi, Greci una faccia una razza'* diyorum yanımdaki İtalyana, gülüyor (*Türk, Yunan; aynı yüz, aynı ırk).



Daha Datça'nın Cumartesi pazarına düzenli seferler yok. Datça hala uzaktaki bir yer gibi telaffuz ediliyor. Ama karşı kıyıdan geldik deyince bir ilgi. Çok hızlı gelişiyor herşey; şimdi Datça ve Simi iki kardeş gibi. Datça'nın Cumartesi pazarında Yunanca duymak sıradan... Biz kendi içimizde türban, ergenekon, kapatma davası diye birbirimizi yerken, bizim belediye başkanı Karakullukçu ile Simi belediye başkanı Lefteris Papakalodoukas bir dizi ortak projeye imza atmış da bilen biliyor.


Yıl 2008... Beş yaşında taa 28 yıl önce uzaktan hoş beş etmeye başladığım Simi'ye Rachel ve kızımız Keira Mavi (http://www.keiramavi.blogspot.com/) ile gidiyoruz. Hatta, annem babam, Ayşem, Kerem, Zeynep, Win, Alişko, Suzan, Ömer ve James... Maaile. Biliyor musunuz bazı şeylerin hiç değişmeyeceğini görmek hoşuma gidiyor. Babamın bizim mezeler daha iyi demesi... Rakı'nın ouzo'ya beş bastığınının teorilerle ifade edilmesi... Baklava ustası Hristo'nun Gaziantep'e staja yollanması gerektiği espirisi... Ah şu Oniki Adalar'ı elimizde tutamamışız hayıflanması ve 'aman iyi olmuş burayı da batırırdık' demeler... Şu vize olmasa diye şikayetler... İki şise ouzo'dan sonra efkar... Eski Rum komşular... Anılarda kalan isimler, yüzler, sesler...


İşte budur benim Simi ile toprakdaşlığımın hikayesi. Budur bizim Yunan ile kardeşliğimiz; hem yakın, hem uzak. Gerisi teferruat...

Turchi, Greci, una faccia una razza...











Bilgisayardan Cep Telefonu Sitelerine Girmek

Sayın PCDostu.com okuyucuları bu size belki de bu sene son yazım. Bu yazıda bilgisayardan cep telefonu sitelerine girmeyi anlatacağım. Ben bu işlem için Firefox web tarayıcısını kullandım. Bu yüzden firefox web tarayıcısına ihtiyacınız olacak.

Mozilla Firefox 3 programını indirmek için buraya tıklayın.

Firefox'u kurduk mu? Sıra gerekli ayarları yapmaya geldi.
Firefox'u açıyoruz. Üstteki adres

Alejandro Escovedo - Real Animal (Back Porch, 2008)

Alejandro Escovedo müzisyenin bol bulunduğu bir sülaleden gelen Texas'lı bir sanatçı. Ailede müzisyen bol ama baterist veya perküstyonist olmayan tek müzisyen Alejandro olmuş.

Gençliğinde Punk Rock olarak başlayan müzik yaşantısı daha sonra yerini Alternative Folk'a (Alternative Country lafını sevmiyorum) ve Alternative Rock'a bırakmış. Derken solo çalışmalar ve müzik hayatına ara vermesine sebep olan Hepatit C gelmiş. Gerçek hayatına da az daha son verecek bir durumdan dostlarının ve ailesinin yardımıyla kurtulduktan sonra aramıza geri döndü. 2008 söz konusu olduğunda da en önemli geri dönüşlerden biri diyebiliriz.

Albüm çok güzel. İlk tepkim olarak "Dig!!! Lazarus Dig!!!" ile benzer bir değerde diyebilirim. Neden bunu örnek verdim diyen olursa, tarzların benzeştiği birçok nokta olduğundan. "Chelsea Hotel '78"'i Nick Cave'in albümüne koysanız olduğu gibi, pek yadırgayan olmaz. Hani vokal haricinde en ufak bir nota farkı yok gibi.

Olaya Folk Rock olarak bakacak olursak albüm yılın en başarılısı şu ana kadar. Yeri geliyor, sakin, romantik, yeri geliyor Bruce Springsteen'in koltuğunu sallıyor (Bu arada menejerini de yürütmüş). Bu kadar değişim ve değişime rağmen kalite seviyesinin düşmemesi bana ciddi anlamda yetenekli ellerden çıktığını gösteriyor. Blues ve Punk esintili bir Alternative Folk örgüsü albüm boyunca tüm ağırlığını hissettiriyor.

Tarz olarak sert ve keskinliği bir bakıma imza edinmiş Alejandro bu albümde de "Chelsea Hotel '78", "Smoke", "People", "Nuns Song", "Real As An Animal" ve "Chip N' Toy"'da bunu doğrudan yüzümüze vuruyor. Aralarında da hep dinlendirme niteliğinde daha ağır tonda. Ağır tondaki parçalarda vokal açısından daha etkileyici bir performans sunduğunu da söylemek lazım.

Zor dönemler yaşamış bir sanatçının talihine yakarışı. Bunun sonucunda karşımıza çıkan bu güzel albüm. 2008'in kaçırılmaması gereken güzidelerinden biri.

MP3: Alejandro Escovedo - Chelsea Hotel '78
MP3: Alejandro Escovedo - Nun's Song

Alejandro Escovedo'nun resmi sitesi
Alejandro Escovedo @ MySpace
Albümü satın almak için

Alejandro Escovedo - Real Animal (Back Porch, 2008)

Alejandro Escovedo müzisyenin bol bulunduğu bir sülaleden gelen Texas'lı bir sanatçı. Ailede müzisyen bol ama baterist veya perküstyonist olmayan tek müzisyen Alejandro olmuş.

Gençliğinde Punk Rock olarak başlayan müzik yaşantısı daha sonra yerini Alternative Folk'a (Alternative Country lafını sevmiyorum) ve Alternative Rock'a bırakmış. Derken solo çalışmalar ve müzik hayatına ara vermesine sebep olan Hepatit C gelmiş. Gerçek hayatına da az daha son verecek bir durumdan dostlarının ve ailesinin yardımıyla kurtulduktan sonra aramıza geri döndü. 2008 söz konusu olduğunda da en önemli geri dönüşlerden biri diyebiliriz.

Albüm çok güzel. İlk tepkim olarak "Dig!!! Lazarus Dig!!!" ile benzer bir değerde diyebilirim. Neden bunu örnek verdim diyen olursa, tarzların benzeştiği birçok nokta olduğundan. "Chelsea Hotel '78"'i Nick Cave'in albümüne koysanız olduğu gibi, pek yadırgayan olmaz. Hani vokal haricinde en ufak bir nota farkı yok gibi.

Olaya Folk Rock olarak bakacak olursak albüm yılın en başarılısı şu ana kadar. Yeri geliyor, sakin, romantik, yeri geliyor Bruce Springsteen'in koltuğunu sallıyor (Bu arada menejerini de yürütmüş). Bu kadar değişim ve değişime rağmen kalite seviyesinin düşmemesi bana ciddi anlamda yetenekli ellerden çıktığını gösteriyor. Blues ve Punk esintili bir Alternative Folk örgüsü albüm boyunca tüm ağırlığını hissettiriyor.

Tarz olarak sert ve keskinliği bir bakıma imza edinmiş Alejandro bu albümde de "Chelsea Hotel '78", "Smoke", "People", "Nuns Song", "Real As An Animal" ve "Chip N' Toy"'da bunu doğrudan yüzümüze vuruyor. Aralarında da hep dinlendirme niteliğinde daha ağır tonda. Ağır tondaki parçalarda vokal açısından daha etkileyici bir performans sunduğunu da söylemek lazım.

Zor dönemler yaşamış bir sanatçının talihine yakarışı. Bunun sonucunda karşımıza çıkan bu güzel albüm. 2008'in kaçırılmaması gereken güzidelerinden biri.

MP3: Alejandro Escovedo - Chelsea Hotel '78
MP3: Alejandro Escovedo - Nun's Song

Alejandro Escovedo'nun resmi sitesi
Alejandro Escovedo @ MySpace
Albümü satın almak için

14 Ağustos 2008 Perşembe

BEST ON BLOGSPOT


BEST ON BLOGSPOT
--->Recognizing The Best Blogspot Blogs<---
This is a kind of blog which gives recognition to the blogs under blogspot platform.The author has said well regarding the blogs under blogspot that being hosted under a free domain most of the blogspot blog do not get much recognition though they have good quality content.The aim of this blog is to conduct polls for blogs under various categories.So the authors who own a blogspot blog can check out this blog and submit their blogs for voting.And sit back to know how your blog is getting rated under the specific category.

13 Ağustos 2008 Çarşamba

THE AMANDZING WAY


THE AMANDZING WAY
--->An inside look at the outside world<---

Well this blog is a real entertainment blog for you all.Here you can find wonderful poems written by the author and almost all the poems are worth reading.Each poem has its own unique style which you would love for sure.Apart from writing wonderful poems the author has posted some good snaps which i hope is self taken from her home land,Johannesburg.
With a Google page rank of 4/10,this blog is indeed a special of its kind and worth giving a look.

12 Ağustos 2008 Salı

YK Barışarock

selamlar herkese;

bir Yaşayan Kütüphaneyi daha gercekleştirmenin haklı gururunu yaşıyoruz:)
45 kişilik organizasyon kibimiz, 30 kitabımız, 21 farklı konu başlığımızla Barışarock 08 deydik.

kütüphanemiz 391 okuyucuya ulaştı.1 kişinin 1den fazla okumaya yapabildiğini ve hali hazırda bazı okuyucuların 11 okuma gercekleştirdiğini düşünürsek...

büyüyoruz ve gercekten somut verilerle büyüyoruz:)

teknik rapor çok yakında burada:)

10 Ağustos 2008 Pazar

My Site Bandwidth Blasted!!

Today morning, I got an email from my hosting company that my account was temporarily suspended due to excessive usage of Bandwidth.
Daily thousands of people are downloading our template copies.So, it's understandable. I got my account back and I can't afford to get it suspended again.
I edited each template again and changed the image links (presently, images hosted in 5 Photobucket accounts).

I'm providing the template image files in the download file.So, if you really like a template, please feel free to spend 10 minutes on uploading the image files to your account and change the image links in the template.. so, the problem will never repeat again.

How to do that?? (Tutorial)



QUICK METHOD:

1.Download a Fresh Copy of the template and replace your template code from

<head>

<b:include data='blog' name='all-head-content'/>

<title><data:blog.pageTitle/></title>

<b:skin><![CDATA[/*


to


]]></b:skin>

</head>

with the one in the fresh copy

9 Ağustos 2008 Cumartesi

PCDostu.com 1. Yıl Teması

PCDostu.com olarak 1. yılı geçen ay geride bıraktık. 2 yılın başında düşündüm ki, bu yıl hiç değiştirmeden sabit bir tema kullanayım. Bunu deniyorum. Eski temamı da sizinle paylaştım.

1. yıl temasını sizlerle paylaşmadan önce birkaç değişiklik yaptım. En önemli değişiklikler, tab menüyü kaldırdım, çünkü gerçekten hatalı bir script idi. Daha sonra kendi host'umda olan resim ve scriptleri

8 Ağustos 2008 Cuma

TIC TECH TAE


TIC TECH TAE

This blog is under wordpress platform and has a simple outlook with simple navigation's to recent posts,top posts etc.here the blogger writes in facts reviews about some of the cool software's like Zipeg,Interclue etc.A very nice blog to have an eye on.Those who are interested in trying out some software's.Actually the author reviews about the things which he personally has tried.A good blog on software's to watch out.

How to add Different Meta tags to Different Blogger Posts

Yesterday, a reader(Yakacha) asked me

Thanks for your beautiful templates.You r great.I want to ask u something. Do u know how we make separate unique title and meta tags for each posts in a blog? I have seen others doing that.

What's the use of adding different meta descriptions to different Blogger Posts?
It is very good for SEO (Search Engine Optimisation) . Actually, why we are adding meta tags is to tell search engines what that page is all about... but, using same meta tags to all of your blog posts lessens the search engine rankings and traffic little bit.
But, if you add different unique meta tags to different Blog posts, it makes the search engines to know more about your individual blog posts and make them crawl and index your pages better and it also improves your Search engine rankings for sure ;)

So, how to add this?

For this to happen, you have to add some pieces of codes to the template.
First Sign in to Blogger dashboard » Layout » Edit html

and find this line


<b:include data='blog' name='all-head-content'/>


and add this code just below that line


<b:if cond='data:blog.url == "http://bloggertricks.com/"'>

<meta content='DESCRIPTION' name='description'/>
<meta content='KEYWORDS' name='keywords'/> </b:if>


So, the final code looks like this one


We now added meta tags to the homepage. Next, you want to add meta description for another post, for example : http://bloggertricks.com/2008/05/how-to-add-paypal-donate-button-to-your.html

Now, what you have to do is pasting the above three lines below the present code and changing the link,description and keywords.
So, the final code now looks something like


<b:include data='blog' name='all-head-content'/>

<b:if cond='data:blog.url == "http://bloggertricks.com/"'>

<meta content='DESCRIPTION' name='description'/>

<meta content='KEYWORDS' name='keywords'/> </b:if>

<b:if cond='data:blog.url == "http://bloggertricks.com/2008/05/how-to-add-paypal-donate-button-to-your.html"'>

<meta content='How to add Paypal Button to your Blogger Blog, Adding Donations to your blog' name='description'/>

<meta content='Adding,Paypal,Donate,Button' name='keywords'/> </b:if>

Just like the above procedure, you can add different meta tags to as many blog posts as you can.

Try it out and share your experiences!

7 Ağustos 2008 Perşembe

THE DARK KNIT


THE DARK KNIT
The blogger describes herself as knitting guru and her blog is a real piece of art and fashion.She writes about fashion,designing,knitting etc.After going through some of her articles i was really amazed of the wonderful designs of dresses,footwear's,bags etc.Any fashion lover would love this blog as mush as i have liked it.She explains everything so well and clear that you love reading it all the way.This is one of the best blog of it's kind i have come across recently.But the one thing which confused me is the blog title-->MESSAGE.Hope the author would leave some comments here to know what actually did she mean by the title.

Oradan Buradan Yazılar

Yine web'den farklı haberler getirdim, işim gücüm yok artık blog okuyorum sizlerle de paylaşıyorum. Bir de para kazanmak için tamamen ticari amaçlı bir blogum var. Son zamanlarda da yeni bir tema üzerinde çalışıyorum. O temanın tasarımı tamamen bittiğinde buraya onu yükleyeceğim, diğerini de sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Ne dersiniz? Hoş olmaz mı? :)Neyse, gelelim sizler için oradan buradan

Jan's CycleCast Blog


Jan's CycleCast Blog
This is what the author of the blog has to say about her blog:
A series of CycleCasts - psychic "weather" readings infused with feng shui wisdom - for the benefit and enjoyment of fellow-travelers everywhere. Includes periodic reflections on living in the world of subtle energies.
Well, a kind of feminine template, with well described posts.Most of the posts are related to Psychology is what i personally feel.Also the author describes her life experiences in some of the posts.

A Blog with a DiffeRence ;)


A Blog with a DiffeRence ;)
Hello Humanoids..this is how the author greets all of his reader.Nice way of greeting.lol
This blog can provide you with a lot of technical aspects.he writes on various topics on technology like mobile internet,open source etc.you can find detailed description of all topics under this blog as author quotes important information from relevant sites.The blog has a wonderful layout with an eye catching template.Video game freaks can also find reviews about video games.All in all a well maintained informative blog.

KATS LITTER BOX

KATS LITTER BOX
With a dark template the blog has a decent and simple look.The author writes about her life experiences and her thoughts are expressed through her posts.She writes about a lot of things which she see around her life.Into the blogging field over two years,the experience says a lot from this blogger.A very lovable personal blog it is.And am saying it after reading her post named "MY FIRST LOVE".Enjoyed reading her most posts.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Diary of A Quirky Lady

Diary of A Quirky Lady

A good personal blog where the author describes her day to day life and he hobbies.Her personal thoughts are revealed through the words.Some of the pictures uploaded are really interesting.A good feminine layout style and an eye catching template.

MILA STUDIO DESIGN


MILA STUDIO DESIGN

This blog is a kind of personal blog where the author Mila writes about a lot of things.Thoughts are random.Also you can find Spanish lessons and thus who are interested in learning Spanish can find it useful.You can also find some inspirational quotes as well as some good poems here.Blog layout is good and the template is worth giving some additional points.all in all a good personal blog.

Just Like That

Just Like That
This is the blog where author writes on issues like technology,politics etc.The thoughts are expressed in a legitimate manner.Interesting it is.The concept of SethuSamadram issue is well explained with you tube videos.The technological viewpoints are also worth reading from this blogger.I hope everyone out there gonna enjoy it.

5 Ağustos 2008 Salı

Online Telugu Movies

Online Telugu Movies
This is a blog for all those south Indian movie crazies especially Telugu movies.You can find download links for various favorite movies of yours. This is a complete portal of Telugu film industry.You can find wallpapers,comedy scenes everything here.

Random Political Thoughts and News

Random Political Thoughts and News
From Iran nuclear issue to American presidential election,From this blog you can find details about the various political issues that's surrounding the globe.You can also find some videos about the latest news.All in all a blog for those who is interested in political news and activities.

BOOK CALENDER


BOOK CALENDER
Well before I pen down some thing about this blog here are the words of the author.
"This is an evolving blog. I started it as a public log of all the things I have been reading. I am a librarian by trade and have a deep interest in books and reading. I read a lot of things, mostly science fiction and fantasy, but also popular science, biography, and best sellers. I often read bestsellers just so I can have an idea of what people are interested in reading. Sometimes, I read the latest trends like urban fiction and romance books even though I don't care for them much. Being a librarian in a way makes me a professional reader and recommender of books, much like a bookseller. I am interested in all kinds of things about books and reading, everything from publishing to ebooks."
Once you have read about the author I need not go much deeper because you must have got an idea what the blog is all about.I personally liked the blog very much and indeed its very informative.

SPORTS MANIA


SPORTS MANIA
Only one thing I could notice about this blog and that is it's amazing design.Wonderful template it is.Awesome.Content is unique with sports articles.you can find articles related to baseball,basketball,boxing etc.So for all sports freaks this is a blog to have your eyes on.

LOST ADOLESCENCE


LOST ADOLESCENCE
"The World Through The Eyes Of A 14 year old."
Blog under wordpress theme,as exiting always with its cool look.This blog describes the day to day activities of the author.The life of an young adolescent mind can be clearly visible through the lines.Its interesting to read some of the posts and can keep you up there for times.

The Way I See This

The Way I See This
Yet another personal blog where the author writes about his thoughts and views about various aspects.his visions on the issues like current affairs,sports etc.Very interesting thoughts expressed in very simple and legitimate way.
here is the authors words about his blog: "This is a blog about my view on the stories of the day everyday."

Demand 'n' Supply


Demand 'n' Supply
This blog is indeed very helpful for those who are crazy about sharewares and software's.Here you can find download links for various freewares and shareware programs.All in all this blog is unique of it's kind.Indeed a helpful one.You need not search through the Google all the time for your software needs.bookmark this blog and enjoy downloading your needs.I would personally rate it 8/10

3 Column Vector Blogger Template 'Butterfly' - Download

Here again, a new stylish, fantastic looking Blogger Template 'Butterfly' for you guys!
Butterfly template was originally a wordpress theme designed by Templates4all.com and I converted that into Blogger format.
As you can see in the below screenshot, the template comes with two sidebars in the left and the main coloum in the right side. The highlight of the template is the mind blowing vector header.

screenshot

If you are a newbie, first follow the basic installation instructions here
After installing the template,you have to edit the feedburner url

rss
go to Layout » Edit html
and find this below code and write your blog feedburner url


<div align='right'><a href='http://YOUR-FEEDBURNER-URL.COM'><img align='top' alt='' src='http://myblogtalk.com/bloggertemplates/butterfly/images/spacer.gif' style='width:150px; height:103px'/></a></div>


That's it! Leave a reply if you like the template or if you have any questions..

4 Ağustos 2008 Pazartesi


yer : tog ofis
tarih: 06.08.08
18:30-20:00 arası
herkes olursa süper olur:)

Mrinal Pentapalli - My twisted creative mind


My twisted creative mind
this is what author himself has to say about this blog:some thoughts i share - from my copy writing experience to a dream career, from day to day observations to movies, books & fiction.It's again a personal stuff from the same author and he writes on various aspects like movies,sports etc.It seems he is a great sports lover and that is reflected through the description of sports like cricket and football.Overall the blog is good and is surfers can check this to have a nice time pass and know what are authors thought on various issues

Unique - Mrinal Pentapalli


Unique - Mrinal Pentapalli
This is again a personal blog where the author writes about his personal life experiences.His viewpoints on various things and happenings around the world.In fact this blog is a newbie and i personally feel that with the description the author has on his thoughts he would take his blog to greatest heights.i would rate it 6/10

Bombay local: a world of its own


Bombay local: a world of its own
Author's description about this blog is as follows: Western line trains, central line trains, harbor line trains... Bombay local, Mumbai's fastest mode of travel, has thousands of stories to tell, each day, every minute.
This is one of the special blog I have seen from this author named ANU.her description on various aspects are really amazing.This blog is the one sole example for it.Mumbai local train life is always fascinating.Thousands of life swings across this.The author describes these life with her own words.hats off to the author for providing with minute details on the life of Mumbai Local.i would rate it 9/10 under personal category.

Copywriting - Advertising - SEM - Communication


Copywriting - Advertising - SEM - Communication

The authors word about this blog is as follows: A blog that reflects my experience, views and learning as a copywriter.
Well to the best of my knowledge here the author provides a lot of information on copy writings to those who are new to this area and also you can find interesting videos here.All in all a blog dedicated to its own category called copy writing.My rating is 7/10

As I look at life - Anuradha Khanna


As I look at life
before giving my opinion about this blog let me pen down what the author herself has to say about the site.She describes her blog with these terms,Funny, difficult, strange, heaven, hell, rough, easy, sad, happy, beautiful, impossible, adventurous, meaningless, meaningful, confusing... everyday I look at life, everyday it seems different! etc etc..
So you must have got a brief idea about what the blog is all about.Here the author pens down about her personal life,her thought on various aspects and how the external factors influences once life.It's a blog where you can find a life in action.I personally would rate it 8/10 under the personal category.

2 Ağustos 2008 Cumartesi

Web'in Farklı Yerlerinden Yeni Şeyler

Web'de ve de özellikle Tusul.com'da gezerken rastladığım ve sizlerle paylaşmak istediğim haberleri ara sıra burada birleştireceğim, hem konu kirliliği olmasın hem de alıntı çokluğu olmasın.-Windows Media Player ile internet üzerinden radyo dinleyin. (Dikkat internet üzerinden radyo dinlemek en fazla o mp3'ü indirmek kadar kota harcar ) Bağlantı.-Windows Live SkyDrive size internette 5 GB Dosya