DARPHANE VE GÜMÜŞHANE'DE BASILAN OSMANLI PARALARI
Darphane Osmanlı İmparatorluğu'nda para (sikke) basılan kurumun adı. İmparatorluğun ilk devirlerinde İstanbul'da bulunan merkez darphane yanında illerde de darphanelerin açılmasına izin verilmişti. Bundan başka, ordu ile birlikte hareket eden gezici darphanelerin de bulunduğu, baskı yeri olarak orduyu gösteren paralardan anlaşılmaktadır. Osmanlı illerinde açılan darphaneler arasında, Mısır'da Kahire, Anadolu'da Gümüşhane ve Diyarbakır, Rumeli'de No-vaborda ve Sidre darphaneleri en tanınmışlarıdır. Bütün bu darphanelerin özelliklerine göre ayrı kanunları ve hak ve yetkilerini belirten tüzükleri vardı.XVII. yüzyılda devletin artan masrafları karşısında basılı paranın ayarının düşürülmesi üzerine hükumetin kontrolünden uzakta bulunan taşra darphanelerinin kapatılması gerekince, İstanbul darphanesinin önemi ve görevleri artmıştır İstanbul darphanesi fetihten sonra ilk önce Irgat Pazarı'nda bugünkü Çorlulu Ali Paşa Medresesi'nin bulunduğu yerde kurulmuştu. Buradan 1577'de Beyazıt'a, Koska'ya taşınmış, 1665 tarihine kadar Beyazıt semtinde Simkeşhane adını taşıyan ve II Ahmed devrinde Valide Emetullah Sultan'ın yaptırmış olduğu Valide Hanı'nın bulunduğu yerde çalışmaya başlamıştı. 1665'te darphane, güvenliği sebebiyle Yeni Saray surları içine alınarak, yeni yaptırılan binasında tekrar açılmıştır. Bugün de aynı yerde faaliyet göstermektedir. Buraya taşındıktan sonra 1714'te büyük bir yangın geçirmiş ve 1726'da Sadrazam Damad İbrahim Paşa tarafından esaslı olarak onarılmıştır.
Darphane ilk devirlerde, saray hizmetinde bulunan bir "emin" tarafından yönetilirdi. XVII. yüzyılda yeniden teşkilatlandırılarak defterdarlığa bağlanmıştı. Böylece eminleri Divan-ı Hümayun haceganından seçilmesine karar verilmiş ve atanma defterdara bırakılmıştı.XVIII. yüzyılda darphane daha önemli bir kurum haline geldi. Hatta Osmanlı hazinesinin yedek akçesinin saklandığı bir çeşit banka kasası niteliğinikazandı. Bunun üzerine darphane eminlerinin atanması defterdardan alınarak sadaret makamına bağlandı. I.Mahmud devrinde eminlik unvanı darphane nazırlığı olarak değiştirildi ve Tanzimat'a kadar da sürdü (1839). Darphanede döküm, gündelik giriş, çıkış gibi kendi işlemlerine bakan bürolardan başka, ilgisinden ötürü imparatorluğun maden işlerine ait bürolar da bulunmakta idi. Darphanenin bakır, gümüş ve altın gibi maden ihtiyacı ise, bir yandan devlet eliyle işletilen madenlerden öte yandan, iltizam suretiyle arttırmaya çıkarılan ocaklardan kanunlarında yazılı olan usullere göre sağlanırdı. XIX. yüzyılın başında 1835'te memleketin para durumundaki büyük karışıklık göz önünde tutularak Maliye hazinesiyle darphane nazırlığı birleştirilmiş ve Darphane-i Amire Defterdarlığı adı altında yeni bir örgüt meydana getirilmişse de bunun bir fayda vermediği görülünce darphane, 1838'de yeniden bağımsız hale getirilmişti. II. Mahmud darphaneye yeni makineler getirttiği gibi, binalarını da yeni baştan yaptırırcasına onartarak bir de hünkar dairesi eklemişti. Darphaneden hazine için gereken para her ulufe dağıtımında kısım kısım çıkarılmakta idi. Ulufe dağıtımında yeniçerilere maaşlarından bir kısmının çil (yeni kesilmiş para) akçe olarak verilmesi kanun haline getirilmiş ve piyasadaki fazla para ihtiyacının da böylece karşılanmak yolu bulunmuştu. Bunun için defterdar sadrazama bir yazı ile başvurur ve onun onaylaması üzerine kanunda belirtilen miktarda yük akçe çil olarak darphane emini tarafından darphaneden çıkarılarak hazineye devredilir ve böylece yeni para piyasaya sürülmüş olurdu. Piyasadan kullanılma sonucu silik hale gelmiş bulunan akçelerin toplanması görevi de darphane eminine ait idi.Tanzimat'tan sonra bir müdürlük olarak örgütlenen ve Maliye Nazırlığı'na bağlanan, Cumhuriyet devrinde de bu yolda işleyen darphane, Osmanlı İmparatorluğu'nun son devrinde müdürlük, muhasebe, katiplik, encümen, çeşni, çarkhane, sikkehane, ağırtma, sikkekun, teksirhane, müze, kazan, tamirhane, kefçe ve dökümhane bölümlerine ayrılmıştı. Darphanede yaptırılacak bir iş, müdür, 2 müfettiş, muhasebe, çeşni ve çarkhane memurları ile başsikkekundan meydana gelen encümen kararı ile başlar, kefçe, çeşni, dökümhane, çarkhane ağırtma ve sikkehaneden geçtikten sonra maliye kasasına girerdi. Darphanenin yönetimi ve para basılması hakkında 1882'de çıkarılan bir kararname ile bu kurum en son şeklini almıştı. 1841 tarihine kadar çekiçle dövme suretiyle yapılan para basma işi, 1842'de balansiye yani sarkaç usulüne, 1853'te pres usulüne, 1911'de ise makine presi usulüne çevrilmiş bulunmaktadır.
Kanuni Sultan Süleyman dönemi Gümüşhane paraları
Roma döneminde Argiropolis(1) adıyla anılan şehir 1473’te Fatih Sultan Mehmet’in Otlukbeli savaşında Uzun Hasan’ı yenmesiyle Osmanlı topraklarına katılır. Fatih’in ölümünden sonra oğlu Bayezid-i Veli’nin idaresi sırasında Akkoyunlular bölgeye hakim olmuşlar daha sonra da 1502’de Safevi hükümdarı Şah İsmail bölgeyi ele geçirmiştir. Şiiliğin yayılmasından korkan Trabzon valisi Şehzade Selim (daha sonra Yavuz Sultan Selim) Bayburd’a kadar uzanan bir sefer yapmış bölgeyi yeniden Osmanlı topraklarına katmıştır(2). Bölgenin son derece zor şartları hakimiyet sağlamayı zaman zaman kesintiye uğratmışsa da 1514’deki Çaldıran zaferinden sonra Osmanlı hakimiyeti kesinleşir.
Roma döneminde Argiropolis(1) adıyla anılan şehir 1473’te Fatih Sultan Mehmet’in Otlukbeli savaşında Uzun Hasan’ı yenmesiyle Osmanlı topraklarına katılır. Fatih’in ölümünden sonra oğlu Bayezid-i Veli’nin idaresi sırasında Akkoyunlular bölgeye hakim olmuşlar daha sonra da 1502’de Safevi hükümdarı Şah İsmail bölgeyi ele geçirmiştir. Şiiliğin yayılmasından korkan Trabzon valisi Şehzade Selim (daha sonra Yavuz Sultan Selim) Bayburd’a kadar uzanan bir sefer yapmış bölgeyi yeniden Osmanlı topraklarına katmıştır(2). Bölgenin son derece zor şartları hakimiyet sağlamayı zaman zaman kesintiye uğratmışsa da 1514’deki Çaldıran zaferinden sonra Osmanlı hakimiyeti kesinleşir.
Gümüşhane her ne kadar Türk hakimiyetindeki şehrin genel adı ise de bunun yanında Canca, halk dilinde de zaman zaman “Zanha” adları kullanılmış. Defter-i Ali Osman’da “Çatha” olarak yazılmıştır. Meskukat-ı Osmaniye’de Galip Bey Canca’yı Azerbaycan’daki Gence şehri ile karıştırmıştır. İbn-i Kemal şehre “Canahan” derken Şevket Şakir Trabzon Tarihi adlı eserinde Gümüşhane’den “Zanca” olarak bahseder.
Buradaki farklılıklar aslında tamamı ile eski yazının okunmasından kaynaklanır. Canca, cim-elif-nun-cim ve güzel he veya elif ile yazılırken Canica ya da Canice, cim-elif-nun-ye-cim ve güzel he ile yazılmaktadır(3). Canha halk arasında "Zanha" cim-elif- nun-he ve güzel he ile yazılırken nun'dan sonraki he’nin noktası unutulmuş cim olduğu da düşünülebilir. Gümüşhane, Katip Çelebi’nin Cihannüma kitabında Kaza-i Urla(4), İbn-i Batuta’da(5) Gümüş olarak adını bulur.
Osmanlı döneminde madenler
Divan-ı Hümayun(6) mühimme defterlerinde(7) Gümüşhane’deki Gümüş madenleri ile ilgili maden eminlerine ve kadılara yazılmış fermanlar bulunmaktadır(8).
Divan-ı Hümayun(6) mühimme defterlerinde(7) Gümüşhane’deki Gümüş madenleri ile ilgili maden eminlerine ve kadılara yazılmış fermanlar bulunmaktadır(8).
Bu fermanlardan anlaşıldığına göre Gümüşhane’deki madenlerde çalışmak üzere civar yerleşim yerlerinde ikamet eden halk yükümlülüklerinden affedilir reayadan ayırt edilerek bu hizmette bulunurlardı. İşlerine yöneticiler müdahele edemez, maden işlerinin geri kalmaması için davaları maden emini vasıtası ve şeriat marifeti ile görülür, başka vilayetlere gitmelerine izin verilmezdi.(9)(10)
Altın Para - Sultani
Gümüşhane’de basılan Sultani tek tip olup 3.45-3.47 gram ağırlığında 19-20 mm çapındadır.
Altın Para - Sultani
Gümüşhane’de basılan Sultani tek tip olup 3.45-3.47 gram ağırlığında 19-20 mm çapındadır.
(1) Gümüşşehir
(2) Rusların Gümüşhane ilini işgali,Sabri Özcan San,İstanbul 1993
(3) Canice’deki ye harfi i veya ı olarak okutmaktadır.
(4) O dönemde Erzurum iline bağlı kaza idi.
(5) Arap gezgini
(6) Osmanlıda bugünkü kabineye denk teşkilat ve bunun kayıtları.
(7) Osmanlı Tarih Lugatı,Midhat Sertoğlu, Enderun Kitabevi,Ist 1986.
(8) Ahmed Refik hicri 967-1200 miladi 1559-1786 hüküm metinlerini “Osmanlı Devrindeki Türkiye Madenleri” adıyla yayıma hazırlamış yine Enderun Kitapevi tarafından 1989’da İstanbul’da yayımlanmıştır.
(9) Gümüşhane Kitabeleri,Murat Yüksel,Ist 1997
(10) Bu konuda ayrıntılı bilgi için Prof.Dr Fahreddin Kırzıoğlu’nun bildirisi Geçmişte ve Günümüzde Gümüşhane ,Ankara 1991 adlı esere müracaat edilmelidir.
(2) Rusların Gümüşhane ilini işgali,Sabri Özcan San,İstanbul 1993
(3) Canice’deki ye harfi i veya ı olarak okutmaktadır.
(4) O dönemde Erzurum iline bağlı kaza idi.
(5) Arap gezgini
(6) Osmanlıda bugünkü kabineye denk teşkilat ve bunun kayıtları.
(7) Osmanlı Tarih Lugatı,Midhat Sertoğlu, Enderun Kitabevi,Ist 1986.
(8) Ahmed Refik hicri 967-1200 miladi 1559-1786 hüküm metinlerini “Osmanlı Devrindeki Türkiye Madenleri” adıyla yayıma hazırlamış yine Enderun Kitapevi tarafından 1989’da İstanbul’da yayımlanmıştır.
(9) Gümüşhane Kitabeleri,Murat Yüksel,Ist 1997
(10) Bu konuda ayrıntılı bilgi için Prof.Dr Fahreddin Kırzıoğlu’nun bildirisi Geçmişte ve Günümüzde Gümüşhane ,Ankara 1991 adlı esere müracaat edilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder